tutunamayanlar

entry781 galeri video2 ses1
    410.
  1. oğuz atay'ın başyapıtı - kaynak;

    ölmek bile, kendilerine böyle bir görev verilenlerin işidir. 31
    yazık; insanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor. 32
    hayat, düşünceleri tutan bir hapishanedir. 32
    her yapıda, alttaki bir tabakada yapılan küçük bir hatayı bile, onun üstüne koyacağınız daha iyi tabakalarla örtemezsiniz. 44
    bazı günler konuşamazdı insan. 45
    belki, kendine bile, bir açıklama yapması gereksizdi. 45
    bu hayatın dışında sürekli hiçbir şey yapamayacağını anlar gibi oldu bir an için. 47
    ikimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yaklaşma için bahanedir... 48
    yazık ki erkekler, şımartıldıkları zaman nerede durmaları gerektiğini çoğu zaman bilemezler. kadının hatırlatmasıysa, utanç verici bir uyarmadır onlar için. ya da bazıları için öyledir. 48
    kendisine saygı duyulmasını istiyordum. 50
    kültür, sadece bazı isimleri hatırlamaktan ibaret değildir... kültür, bu isimleri yerli yerinde ve başka isimlerle münasebetini bilerek kullanmak demektir. 54
    halbuki vermesini bilmeyenler anlamayacaklardır. 61
    yalnız konuşulan kelimeler, konuşulan kelimeler. gerisi insana kalıyor. 64
    insanlar kendi söyledikleriyle ilgilidir çoğu zaman. 64
    dil, yaşayışımızın aynasıdır. 64
    napolyon gibi gururla söyleyebiliriz: 'bizim asaletimiz, bizimle başlar. 66
    ben kendime ihanet etmiyorum. 66
    elle tutulan şeylerle düşünebilir, elle tutulan şeyleri sevebilirsiniz yalnız. siz a ve b'den değil, üç erkek ve beş kadından anlarsınız ancak. 67
    sen, yalın düşüncelere alışıksın sadece. hayatın asıl tadı, gerçek tuzu olan ikinci dereceden bilinmeyen güzelliklerin farkında değilsin. 71
    gündelik işlerle uğraşamam ben. 72
    insan, kendini beğenmeden yaşayamaz. kendini beğenirse, diğer insanlar onun hayatını cehenneme çevirmeye çalışırlar. bunun için insan, hem kendini beğenmeli hem de beğenmemelidir. 74
    kötülükten ancak kötülük çıkar. bayağılık insan ruhunu öldürür. 76
    elbette, çok gelişmiş milletler, kötülükten de birşeyler çıkarıp, onu az gelişmiş milletlere ihrac etmek yolunu bilmektedirler. kötülüğü rasyonalize edip, ya da sanat eserlerinde dondurup, hayata ait bir canlılık bulmaktadırlar kötülükte. 76
    avrupalıların en büyük meziyeti, pratik yönlerinin kuvvetli oluşu ve türklerin, arapların ve çinlilerin birçok buluşunu kendilerine mal ederek kullanılır hale getirmeleridir. 78
    hayata dayanamadığımız için espri yapıyoruz. ahlak düşkünleri gibi doğru yoldan sapıyoruz. bütün kurtuluş yollarını kapıyoruz. 80
    bırak devam etsin rezil gidişim. 80
    bir de ne görsün: hayatta, bilmediği çeşitten acılar da var! 80
    hiçbir sınır tanımadığımı söylemek haksızlık olacaktır. 81
    artık seni daha iyi tanıyorum; daha önce bilmediğime yanıyorum. 81
    çok çatmamalıyım kaşlarımı, çok da gülmemeliyim: ikisi de zararlıymış. 84
    her zaman, birisi sizden önce davranır. oysa gelip geçici biridir bu. 87
    bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran? aramızdaki boşluğu nasıl doldurmalıyım? sen olmadan seninasıl öğrenmeliyim. 89
    başkalarına söyleyecek bir sözüm olabilmesi için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum. 94
    kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez. 94
    birleşecek kişiler önce birleşecek güçte olmalıdırlar; önce bu duruma gelmelidirler. 95
    kendi sorunlarını çözemeyen bir kişinin, kusurlarının acısını başkalarına çektirmeye hakkı yoktur. 95
    kişisel sorunları tek başına çözme eyilimini de gereksiz bir aşırılığa götürmemelidiri insan. 95
    keimeleri, daha önce, öyle kötü yerlerde kullanmış oluyoruz ki, kirletir diye korkuyoruz duygularımıza dokunursa. seslerin başka türlü bir dokunulmazlığı var. 110
    bir dostun varlığı güzel bir şeydir; fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan. 111
    iyi olamadık, bari kötü olalım, dediler. 154
    sonsuzluk da ölüm kadar ürkütücü bir gerçektir. sonsuzluk yalnız allah'ın dayanabileceği bir güçlüktür. 155
    benimle bir yerde, yanılıyor kişi; bu yeri ben de bilmiyorum. 187
    ben, ben diye tutturuyorum; yazdıklarımı okuyunca da utanıyorum kendimden. 189
    bütün büyük bireyler yalnızdır. 194
    oysa... çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaklardır. her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. 201
    hayattan çıkarı olmayanların hayatı, çıkmaza sürüklenecektir. 202
    zaten hiçbir zaman kelimelerin anlamını doğru dürüst bilemedim. 216
    kimse bizim tanımımızı yapmıyordu ki biz kimiz bilelim. 225
    tarih bir tahriften ibarettir. tarih, geçmişten geleceğe uzanan ve bütün gördüğümüz bir rüyadır. bütün rüyalar gibi tarih de yorumlanabilir; ama görülürken değil. 231
    bir yerde söz biter: iki kişi karşılıklı kendini tekrarlamaya başlar. yeni başlayan ilişkiler bile eskir böylece. hemen kaçacaksın ki aklın orada kalsın. 246
    yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. 254
    her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz. 277
    kumarcı için her oyun birdir. 277
    insan, her şeyi göze aldığı bir anda hırsıyla başbaşa kalıyor. 282
    yapma: ezeli ve ebedi cevap. 282
    bazı duyguları ifade etmek ne kadar da zor. 284
    ne garip bir milletiz... bizi kim anlayacak? 295
    kimse kimsenin ne olduğunu bilemez. 296
    insanlar, yalnız kitaplarda şaşırırlar. 297
    insan kutsal yerlere bile bazen ne kadar hırsla girer. 304
    meselelerden kaçıyoruz. 318
    en yakın arkadaşlarımızdan olduk: açıklayamıyoruz. oblomov gibi geviş getiriyoruz hayallerle. 318
    değişmek, kendine yabancılaşmak demekti. 319
    ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? 321
    başkaları da birçok şeyler saklarla insanlardan: gene de bir şey kalmaz kendilerine. 322
    verdiğiyle kalır insan. 323
    bütün 'şey' ayrıntılarda değil midir zaten? 323
    ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? 323
    anlatamadığım bir 'şey' yüzünden kimseyi suçlayamam. içimdeki düzenle ilgiliydi huzursuzluğum. dışımdaki düzenle bir ilgisi yok. 324
    bazen, eksik karşılıklar da fazlaları kadar tehlikelidir. 325
    hiçbir şey yok olamaz durup dururken. 328
    beklenmedik hiçbir şey olmaz. hiçbir zaman beklenmedik bir olayla karşılaşmaz insan. olaylara rastlamamak için sen yolunu değiştirdin. 340
    boşuna geçen zaman yoktur. 341
    tabiat, sırlarını bakmasını bilene açıklarmış. 349
    yaşamaktan korkmazsak göreceğiz. 351
    cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız? 357
    yüzde yüz saf olan bir şey kendinin aynıdır. 360
    hiçbir şeyi atamazdın: hepsinin birer hikmeti vardı. 363
    dokunduğun her şeye kendini koydun, içini verdin. acımadan her şeyi selim'likle doldurdun. 363
    her insanın kendine özgü düşünceleri gizli kalmalıydı: yalnız kendi bilmeliydi bunları. 367
    asıl ayrıntılara girmelisin. neyin önemli olduğunu bilemezsin. 368
    masalın nerede bittiğini, hayatın nerede başladığını farkedemiyorum. 370
    biliyorum, kitaplar da beni aamdan saymıyorlar. 371
    onları öfkeme layık bulmuyorum. öfkem bana ait bir şey. yakın hissetmediğim birine nasıl gösteririm onu. 371
    yaşamak, ölmek gibi değil. 379
    insanın içinden geçenlerdaha önemli değil mi? daha gerçek değil mi? 387
    önüne gelen nimetleri değerlendirmesini bilmeyenlerin, seni, senden başka türlü bir insan yapmak isteyenlerin arasına düşmüşsün. 387
    herkesin bir işi gücü var, bugüne kadar bellediğibir usul var. herkesin bir yataktan kalkışı, bir yemek yiyişi var. senden akıllıları var, senden yaşlıları var, senden tecrübeileri var. bu kadar adamın düşünemediğini sen mi buldun? 388
    yeni tanışmanın verdiği şaşkınlıktan olacak: değerini bilemedik o anların. 390
    ilk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır. 391
    hep önsözlerde kalıyorum. 393
    hayatım, hayatımın romanıdır. 398
    bir kere doğduk, yaşayacağız. 399
    yrıda kalan bir sözün peşinden kimse gitmiyordu. 403
    anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur. 403
    susmak da konuşmak kadar tehlikeli oluyordu artık. dalgınlık suskunluğu artırıyordu. 407
    oysa, herkes anlatmak için birini arar. 445
    sahte olmaktansa yaşamamak iyidir turgut. 447
    doludizgin gitmek istiyordum. 447
    korkuyoruz. düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. insan olmaktan korkuyoruz. insana benzetirsek, onlara acımaktan korkuyoruz. işin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz. 453
    yeni sözler, yeni yaşantılar bulacağımı sanıyordum. 453
    yalnız istemesini biliyorsunuz. 454
    siz başlamayı bile göze alamadınız. 454
    yaşamak her gün girilen bir imtihan olursa buna kimse dayanamaz... 473
    beni birgün unutacaksan birgün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaradan çıkarma, beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni... 473
    beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim... 473
    sonu gelmez benim gibiler için hiçbir şeyin sonu iyi gelmez. 473
    güneş girmeyen eve bizler gireriz benim gibi görünüşü zararsız olanları da vardır asıl onlar tehlikelidir insanı kalbinden sokarlar... 474
    beni tanıdığın kadarıyla seviyorsun bir bilsen bilmediklerinin yanında ne kadar az yer tutuyro... 495
    madem ki geldin bu dünyaya alışmalısın... 497
    insan çok kere şakaya getirip neler söyler neler... 498
    düşünmek, hayatı ne karmaşık bir biçime sokuyor. 553
    her gün açıklanamayanlar biraz daha artıyor. 553
    hayat tehlikelerle dolu. fakat yanlış yollardan her zaman dönülebilir. yeter ki insan, kendisine verilen fırsatı zamanında kullanabilsin. 554
    bazı durumları anlatmak ne kadar zor. 558
    dünya bir penceredir; her gelen öldü geçti. 558
    kaybettiğim bütün eski alışkanlıklarımın beni sardığını hissediyorum şimdi. 563
    insan bütün geçmişini, düşünme ve çağrışım alışkanlıklarını birkaç kilometrede atamıyor. 571
    oysa, bazı insanlar vardır; en çamurlu yerlerden bile kolalı beyaz gömleklerini ve açık renk pantolonlarını kirletmeden çıkarla. 572
    her zihniyetin bir dili var. 575
    kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır. kitaplar ve çiçekler özel bir itina isteyen varlıklardır. 576
    iyi okuyucu az bulunan, ürkek bir kuş gibidir. 576
    yazarlar birbirlerini değil de yazmayı seviyorlar galiba. 578
    yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. hiç olöazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık. 579
    iyiyi kötüden ayırmasını öğrenmek istiyorum. uğraştı da beceremedi desinler. 580
    zararı yok, gülünç olalım. bir yere varalım da ne olursak olalım. 580
    ben, benim gibi olanlardan hiç hoşlanmamışımdır. 582
    henüz yerini nasıl dolduracağımızı bilemediğimizbir organ, bu para denen şey. 582
    aydınlardan başka hiçbir kalabalık kendi hakkında yazılan eserleri okuyacak sabrı gösteremez. 584
    alice'nin dünyasında kahramanlar bir konunun içinden çıkamayınca, hemen başka bir konuya geçerler. biz de öyle yapalım. 585
    öğrenmek istersen iyiyle fenayı, seyreyle bir kenardan yalan dünyayı. 585
    esen rüzgara göre biçim değiştiriyorum. 586
    insan gerçekten anlayamıyor; anlatabiliyor ancak. 587
    güldürmek isterken gülünç olmak. ancak benim başıma gelir böyle acıklı durumlar. 591
    bu ülkede zamanın nasıl geçtiğini anlamak için bir ölçü yok elimizde. 602
    neden bana yaşamasını öğretmediler?neden bana, bizden bu kadar gerisini sen bulup çıkaracaksın dedikleri zaman isyan etmedim? hayata atılmak gibi bir çılgınlığı nasıl yaptım? insanların dünyasına atılmayı nasıl göze aldım? 607
    meselelerin derinine inince beklemediğini bulamazsan yıkılırsın. 608
    bana yaşamasını öğretmediler. daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. 611
    insan, kendi bulurmuş doğru yolu. 611
    montaigne, kötü davranışlardan, istemediğiniz için kaçının, diyor; beceremediğiniz için değil. 612
    yalnız bir kere yaşanıyormuş. 614
    tolstoy, düşündüklerinizi yazmaya değer bulmuyorsanız yazmayın, diyor. 618
    ölüme doğru bile insan çekingen ve tedbirli oluyor. 625
    en kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. 626
    çıkarını düşünen insan, fakir de olsa, aynı derecede kötüdür. 628
    birçok insan uzaktan bile sevimli değil. 628
    yıllardır, çocukluğumdan beni büyüleyen kitapları, dergilerdeki yazıları yeniden gözden geçirmedim; buna cesaret edemedim. eski büyünün bozulacağından korktum. 646
    düğümler, istenildiği anda çözülmüyor. bir söylemekle açılmıyor kapılar. 667
    yenilginin bile tadına varamıyor insan. bütünüyle teslim olmanın keyfini süremiyor. 667
    öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar: kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. sonra hemen içeri alsalar beni. ben anlatmak istesem bile, hemen sustursalar: biz her şeyi biliyoruz. 667
    sizin de hürriyetiniz, başkalarının hürriyetinin başladığı yerde mi bitiyor? 668
    her zaman olduğu gibi dışında kalıyorum düzenin. bu benim kaderim. 668
    herkes görünüşünü koruyor. isteklerini dışa vurmuyor. öyle alışmışlar. kendilerini öyle alıştıranlara da kimse karşı çıkmıyor; bir bildikleri vardır elbette. 669
    geri istiyorum hapsettiğiniz duygularımı, düşüncelerimi. 670
    hiç bitmeyecek yarım yamalak yaşantıların özlemi var içimde. 684
    insanın, kendisi gibi olmak istemediği zamanlar da varmış. 689
    benim değişme gücüme kimse inanmadı. sonunda ben de inanmadım. işte can sıkıcı biri oldum sonunda gerçekten. 689
    belki de, bana verilmeyen bir görevi, aptalca bir heyecanla ortaya atılarak yüklenmek zorunda kaldım. 692
    anlamak başka şey, kabul etmek başka. 709
    kitabın -ya da notların - anlattığı hikaye dışında, bir insan gibi ayrı bir macerası var bence. 717
    bütünüyle unutulmaya kimsenin gücü yetmiyor.

    http://nazferniba.net/ede...t/kitap/kktutunamayan.htm
    7 ...