şimdi selçuk dribling yeteneği pek de parlak olmayan, yalnızca ayağına geldiğinde killer ball dediğimiz öldürücü ara paslarını atabilen, oyun zekası ve topa hakimiyeti üst klas olan bir oyuncudur. onu benzetsek benzetsek pirlo'ya, xavi'ye benzetebiliriz. gerçi her iki oyuncunun da dribling seviyesi, selçuk'un mevkisine oranla olan dribling seviyesinden üstün ama olsun.
umut bulut, yetenekleri kısıtlı, hava hakimiyeti, pres ve boş koşuları çok iyi yapabilen bir arkadaşımız. takım arkadaşı elmander'in 2-3 sene önce bolton ve daha öncesinde toulouse'de yaptıklarını andırıyor. o yüzden 28-29 yaşındaki elmander'e benzetebiliriz. kondisyon ve güç seviyesi, fizik durumuna göre süper bir seviyede umut'un.
burak'ın meselesi apayrı. tamam biraz etik ve futbol ahlakı açısından zorluk çektiği aşikar, ancak türkiye'deki en iyi yerli forvet oyuncusu olduğu gerçeğini değiştirmez bu. bir de her sene üzerine koyduğu özelliklerini de eklersek onun ne denli bir gelişim gösterdiğini anlamak pek de zor olmaz. burak'ın dribling yeteneği, artık uluslarası raddeye ulaşan son vuruşları - her ne kadar topu stop etme ve karşı karşıya kaldığında soğukkanlı özürlü olması devam etse de- ve pozisyon alması umut'tan daha iyi derecede olduğu için umut'tan bir gömlek ileri derecede. onu da bu özelliklerinden dolayı benzema'ya benzetiyorum ben. ne yapaydım, ronaldo'ya mı benzeteydim.
tabi ki benzettiğimiz oyuncular arasında dağlar kadar fark var ve üçü de o oyuncular seviyesine gelemeyecek (umut elmander'i yiyebilir, bir ihtimal) ancak türkiye standartlarında her zaman iş yapabilecek vazifededirler. fatih terim'in eline gelmeleri onlar adına ayrıca bir şanstır tabi ki.
