tuhaf bir gurur bizi yalnızca ötekine sahip olmaya değil,
onun sırrını zorla elde etmeye, onun için yalnızca 'sevgili' değil
kaçınılmaz biri de olmaya iter.
ötekinin yaşamını perde arkasından yöneten kişi rolü oynamak.
önce insanların yaşamının şansa kalmış, anlamı olmayan, hiçbir yere
gitmeyen ve bu nedenlede büyüleyici olan rastlantısal bir güzergah olduğu
düşüncesiyle insanları rasgele sokakta, kısa, gelişigüzel aralıklarla izlemek.
ancak onlar farkında olmadan onları izlerken var olursunuz;
gerçekte haberiniz olmadan ''kendi izinizi sürersiniz''.
yani ne ötekinin yaşamını ne nereye gittiğini bulmak içindir bu;
bilinmeyenin peşindeki bir sürüklenme de değildir.
farkında olmayan ötekinin aynasında ''kendi kendinizi baştan çıkarırsınız''.**