aslında yanlış bir terimdir. tıpkı kemalizm gibi...
hadi genel olarak o dönemi tanımlamak için bunu kabul ettik var sayalım.
stalinist dönem sovyetlerin yaşaması ve varlığının müdafa edebilmesi için gerekli bir dönem olarak değerlendirmeli.
şimdi böyle deyince ne demek istediğimi anlamaz bizim kuduz kurtlar.
tarih analizi ve yorumu yaparken bir kere olaya en baştan başlayarak ve kendinizi o döneme aitmiş gibi hissederek hareket etmelisiniz.
ekim devrimi esasen erken ve zamansız bir devrimdi. rusya'da ö dönem ne bilinç oluşmuştu nede kapitalizmin gelişmişti. ama devrim bir şekilde olmuştu. bu fırsat ele geçirildikten sonra artık dönüp bu durumu düşünüp zaman kaybetmek yersiz olurdu. artık tek hedef devrimi yaşatmak ve büyütmek olmalıydı.(trokçi işte şu dönüp düşünüp zaman kaybetmek isteyenler listesindeydi) olmalıydı ama, böylesine sağlam temelin üzerinde durmayan bir devrimi de laylaylom ile yönetmek olamazdı.(en azından o dönem) stalinist dönemi sadece bir kişinin bir şahısın üstüne yıkmak gerçekten ahmaklığın daniskası olur. devrimin yaşaması için verilen bu mücadele sürecini stalinist dönem olarak değerlendirmeliyiz. bütün parti olarak, baştan aşağıya. işin açıkçası şartların gereği bu süreç sovyetlerin bir nevi kaderi, alın yazısı gibiydi. aksi taktirde devrimin çar çabuk güçsüz kalarak yıkılıp gideceğini söylemek yanlış olmazdı.
bu yüzden stalinist süreci salt baskıcı diyerek elimizin tersiyle itemeyiz.
sosyalist tarih için müthiş bir deneyim ve tecrübe olmalı bu dönem. ileride var olacak başka deneyimlerde bu süreçlerin yaşanmaması için stalinist dönemi iyi inceleyip iyi değerlendirmeliyiz.