bir milyona yakın tutsinin ve ilginçtir ki ılımlı hutunun katledildiği soykırım...
özet geçiyorum...
günümüzde açlıkla boğuşmaktadırlar. geçim kaynakları tarım fakat topraklar verimsiz.başkent kigala
ruanda'da sayıca baskın olan 2 etnik unsur var. hutu ırkı ve tutsi ırkı... Tutsi ırkı daha hırslı. kendilerini geliştirmişler ve yönetim kadroları yüzde 90 oranında tutsilerden oluşmakta. eğitime önem vermişler... ve fakat hutular bu anlamda geri kalmış ve biraz da tutsilerin yönetimiyle feodal bir yapı içerisine girmişlerdir.
1985'de alman egemenliğine girdiler.
1. dünya savaşında belçika mandasına...
baya el değiştirdiler yani...
gelelim soykırım sürecine.
öncelikle şunu söylemek isterim. hiçbir katliam hiçbir soykırım hiçbir vahşet yoktur ki içinde emperyalist güçlerin etkileri olmasın.yerel ulusal bütün vahşetlerde ülkenin burjuva kesiminin ve emperyalist unsurların parmağı vardır. bunu detaylarıyla başka zaman anlatırım.
2. dünya savaşı bitiyor. her bir bokta parmağı olan birleşmiş milletler yine haritaya bakıyor ve diyor ki ' hadi beyler ruanda'nın amına koyak'.
akabinde ruandanın yönetimi birleşmiş milletlerin emrine veriliyor.hayır kim veriyor orası da ayrı bir muamma.
beklendiği gibi aşırı ırkçı hutu milliyetçisi parmehutu haraketi başa getiriliyor. neden? çünkü kendini geliştirmiş okumuş ekonomi bilen tutsilerin ne işi var başta dimi? kullanabilecekleri kuklaları başa geçirmek hedef. tanıdık geldi mi?
bu parmehutu hareketi bismillah demeden (dinleri gereği olabilir) tutsilerin üzerine oynuyorlar. kadorlar boşaltılıyor ve eğitimli tutsiler deh dehleniyor. tabi sadece kovulmakla kalmıyorlar...soykırım yavaş yavaş başlıyor.
1973 yılına kadar yaklaşık 100.000 civarı tutsi öldürülüyor 150.000 kadarı da çevre ülkelere ( uganda , tanzanya ) sığınıyor. tabi devlet destekli bir olay olduğu için katil hutular hep haklı. bir iki göstermelik olay dışında hiçbir yaptırım yok.
1973 yılında habyarimana darbeyle başa geçiyor. ne değişiyor? hiçbirşey. çünkü bu şahıs da hutu milliyetçisi ve tutusiler adına hiçbirşey değişmedi.
1980 yılına kadar sığınmacı tutsilerin sayısı 500.000 e ulaştı. eğitimli insanlar oldukları için tabiri caizse taşaklı yerlere geldiler sığındıkları ülkelerde. ve ruanda hükümeti üzerinde baskı oluşturmaya çalıştılar.ve fakat hiçbir politik sonuç alınamadı.
yıl geldi 1990 a...hutu zulmü devam etmekte... sığınmacı tutsiler ruandaya geri dönerek silahlı çatışmaya başladılar hükümetle.2 yıl kadar sürdü bu savaş ve sonunda ruanda hükümetiyle ateşkes yapıldı...
ne ateşkes ama... sokak gücü olan hutular hükümetin de bilgisi dahilinde olarak silahlanmaya başladılar... silah? para yok tabi...çinden pala ve satır siparişleri verdiler...yüzbinlerce...hedef kendi tabirleriyle 'böcek avı'.
çin silahlarla destekledi...avrupa sessiz...fransa etken destekte...böyle dünyanın ben amına koyim afedersiniz.
butun tutsi ve ılımlı hutular fişlendi...kıyım başladı...bir sabah radyodan yapılan anonsla böcek avının başladığı bildirildi... insan öldürmek için anons yapıldı...katliam için...
abd birleşmiş milletler barış gücünü çekti ruanda dan... barış gücü? rüşvetçi bir kaç karaktersiz asker barış gücü dedikleri de.
katliamın şiddeti arttı... bıçak satır pala taş çakı...herşey cinayet aletiydi artık. ve herkes sessiz. öldürmekten yorulan hutular oyunlara başlamışlardı kendi aralarında. aşil tendonu kesip kaçmalarını engelliyorlardı tutsilerin. e insanlardı yani dinlenmeleri lazımdı dimi? parası olan tutsiler biraz daha şanslıydı. kurşun parası vererek acısız ölüm satın alıyorlardı.
fransa ve abd... canlarım benim. iyi ki varsınız ya... hemen BM'de soykırım sözcüğü içeren bütün maddeleri değiştirmek için götlerini yırttılar. evet arkadaşlar Birleşmiş milletler bu işte... emperyalizm bu...
katliamın haberini alan sığınmacı tutsiler yani RYB üyeleri ülkenin doğusundan girerek başkente kadar ülkeyi ele geçirdiler hutularla savaşarak.
bilin bakalım ne oldu? bölgeye müdahale etmeyen orospu çocuğu fransızlar hutu hükümetine askeri yardımda bulundu.ve RYB nin ülkenin geri kalanındaki soykırıma müdahalesini engelledi... o ana kadar öldürülmüş 600.000 tutsi ve ılımlı hutu ya ek olarak 200.000 insan da bu bölgede fransızların kontrolünde öldürülmüştür.
üç buçuk ay...800.000 ölü...günde 8000 insan öldürülmüş...dünya izlemiş dünya... bu dünyanın toprakları kanla sulanmıştır.vahşidir insanlar. öldüren cahildir canidir öldürten vahşi.
dönemin fransız cumhurbaşkanı François Mitterrand ''O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil'' sözü olayın bittiği noktadır. burada insanlık susar.