kimileri tarafından ne iş yaptığı belli olmayan, aldığı maaşı hak etmeyen meslek grubu olarak görülseler de gerçekte durum hiçte sanıldığı gibi değildir. bunun için geçen son bir ayıma bakmak yeterlidir.
yeni yılın ikinci günü başlayan finaller 3 hafta sürer. bu arada tez önerisini de hazırlamak zorundasındır. tüm gün sınavlarda(ki ortalama 2 saat sürer bu sınavlar)gözetmenlik yaparak ayakta geçirirsin. bir de bu zaman diliminde yapman gereken öğrencilerin sınav kağıdını okumak ve bölümün yetiştirmeni istediği işler vardır. sonra akşam 5.30'dan sonra oturursun tez önerinin başına. haftada ortalama 3 gün sabahlarsın fakültedeki odanda.
tüm bu işleri bitirmiş, öğrenciler yarıyıl tatiline girmişken, ailen arar "herkes tatilde sen neden gelmiyorsun memleketine" diye. tabi diyemezsin bunların bir de kalanları için bütünleme sınavları var diye. bir haftada bütünleme sınavları sürer. yine başlar o süreç: sınav kağıtlarını çoğalt, sınavları başlat, gözetmenliklerini yap, sonra o kağıtları oku, notlarını gir.
derken o bir buçuk haftada geçer ve tam bitti bir hafta da olsa yarıyıl bitmeden memlekete gidecem derken yüksek lisans-doktora kayıtları başlar ve iki haftalık yeni bir maraton.
şikayet etmezsin dersin ben maaşımı bu işlerden alıyorum, yapıcam elbet. ancak işin birde diğer kısmı vardır uşaklık-kölelik dedikleri.
pazar akşamı 22.00'de bölümden hocan arar, yarın bizim bir arkadaşın eşi hastaneye gelecek refakat et diye. hocana anlatamazsın yüksek lisans-doktora kayıtları aldığını, ertesi gün arar kadına anlatırsın tüm gün kayıt alacağını.
kocası sayesinde kazanılmış statü elde eden bu lise mezunu kadın, kocasından asistana nasıl davranıldığını görmüştür ve pişkin pişkin der "o zaman mesaiden sonra buluşalım". içinden küfredersin ama yapacak başka bir şey yok. bir de iyilik yaptığını düşünmek istersin kendini kötü hissetmemek için. hastadır gideyim bari canı sıkılmıştır kadının dersin.
buluşursun, yorgun olduğunu, çalışman gereken projen olduğunu söylersin hani çay-kahve içelim dağılalım anlamında. ama kadın kafaya koymuştur daha önceden yapacaklarını ve gülerek "aaa çok iyi yapmışım o zaman, biraz nefes alırsın hadi doğru ankamall'a işte" der. içinden küfrederek götürürsün kadını gitmek istediği ankamall'e. o mağaza senin bu mağaza benim seni gezdirip, yükünü taşıtırken o sırada başlarsın kadına da, buna aracılık eden hocana da, sisteme de her şeye küfretmeye.