the water

entry85 galeri video1
    77.
  1. Düzlükleri yürüyeceğiz, dağları aşacağız, sahilleri, sokakları, terk edilmiş binaları, kalabalık meydanları geçeceğiz. nereye gittiğimizi önemsemeden, kilometreleri saymadan, sadece yolun keyfini çıkartacağız. niye yürüdüğümüzü kurcalamaya gerek var mı? ağzın varsa yiyeceksin, ayağın varsa yürüyeceksin. fazlasını bilmek şart mı?

    yürüyeceğiz arada bir soluklanarak ama yorulup bir kenara çökmeyeceğiz, önümüzü kesseler de, paçamıza yapışsalar da yürümeye devam edeceğiz. gittiğimiz hiçbir yer yok... gidilen bir yer, gidilmesi gereken, varılacak bir son durak... hepsi gitmemekle eş değer. yol üzerinde uğranacak duraklar, görülecek şeyler olduğunu bilmek yetecek bize. ne olabileceklerini umursamayacağız , umudun korkunun kardeşi olduğunu unutmayacağız. ya olursa ve keşke olsa, ne farkları var ki?

    ve gerçekten yuvarlaksa dünya kaçınılmaz olarak başladığımız yere döneceğiz bir gün. başkaları bir arpa boyu gidemedim diye ağlayabilir, biz "ne yolculuktu be!" diye keyifleneceğiz. ama o gün ve o an içinde olmayacak yolculuğumuz.

    sırtımızdaki yükler yavaşlatmayacak bizi. çünkü ne binerse binsin sırtına, daha güçlü basacak ayakların. kasların güçlenecek, adımların hızlanacak. seni durdurmaya çalışan ne varsa sana daha fazla güç katacak. bil ki seni durdurabilecek tek yük kafanın içindeki. çünkü o arttıkça ışıklar kararır ve karanlık aşağı çeker seni. kafanda kas yok ki yüklendikçe güçlensin. o yüzden bırak bütün kaygıları, korkuları, kayal kırıklıklarını. korkma, eğer kafan rahatsa omuzların Atlas'tan fazlasını kaldırır.

    ilk önce çabalamaktan, yorulmaktan korkmayı bırak. yorgunluk sadece bir kelime! yaşanmışların hayaleti adeta. yaşanmışları geride bırak, hatıralardan fazlası kalmasın sende. dünün dertleri dünde kalsın. vücudun çabalamaktan kırılsa bile, huzurlu bir uykunun silemyeceği bir yorgunluk yoktur. ama dertlere gömüldüyse başın, yılların uykusu bile hiçbir şeyi silemez.

    perdeleri ört, ışıkları kapa, kapıyı çek... kapa hepsini, sadece kalbini aç ve düş yollara. ne sana yol gösterecek deniz fenerlerini arasın gözlerin ne de mutluluk vaat eden haritaları. önüne bak, ayaklarının dibine, bir adım ötesine, bir sonrakine ve bir daha sonrasına. önünde uzanan baktığın şey yol, adımlarını bekleyen. ufku taramasın gözün boşuna, önündekiler görmek için yıldızları incelemesin. çünkü uzaklara dalıp gittikçe, ayakların durur ve sen senden fazlasını anlamak için çabaladıkça bütün bildiklerin yanlış olur. kendini anlamayan başkalarını nasıl bilsin, nerde olduğunu bilmeyen aradığını nasıl bulsun? ve sen kendini anladığında bütün dünyanın gizemleri dize gelir, nerede olduğunu bildiğin gün tüm evrene uzanır ellerin. büyü mü, mucize mi? tek bir şeyi bilerek her şeyi bilebilir mi insan? şeytan oyunu mu, biyolojinin yada teolojinin gizemli yolları mı? kimin umrunda? kendini kaybeden her şeyi kaybeder. kendini bulan her şeyi bulur. sende bulacaksın! fazlasını bilmeye gerek var mı?

    ve sen başkalarını anladığında gerçekten , suçlamayı da bırakacaksın üzülmeyi de. göreceksin ki tüm dünya önüne dikilse de, yoluna gül serse de sen ne hızla gidiyorsan o hızla gidiyorsun yine. işte o zaman kimsenin seni yolundan etmesine izin de vermeyeceksin. o zaman anlayacaksın "bana boş yere kötülük ettiler" demenin ne denli budalaca olduğunu. kötülüğün ve iyiliğin olmadığını. yaptığın her iyi şeyin dönüp dolaşıp yoluna çıktığını göreceksin.

    daha pek çok şey öğretecek yol sana: koşmanın seni daha uzağa götürmediğini, kaçtığın her şeyin seni yakalayacağını, hayatın uzun bir yolculuktan başka bir şey olmadığını... 1+1'in çok ettiğini ve sen, sen olduğun sürece hiç yalnız kalmayacağını... ama şimdi hiç takma bunları kafana. adımlarını at, yol hepsini getirecek sana...

    belki tüm bu yolculuk boyunca oturduğun yerden kalkmayacaksın. belki gözlerin de kapalı olacak. belki bir an sürecek yolculuk. belki bir ömür sadece yürüyeceksin. asla mükemmel olmayacak hiçbir şey. ve unutma... circumnavigate yapıp başladığın yere dönebilirsen bir gün, artık sen, sen olmayacaksın. gittiğin yol ise adımların geçtiği topraklar değil, ilk adımı atan sen ile son adımla gelen sen arasındaki fark olacak sadece...
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük