şöyle de betimlenebilmiş güzel insan:
çocuk yaşta yazdığı ilk şiirinin adından başlayalım. fesleğen kokulum... fesleğen, fakir baykurt olgusuna tam denk düşen bir bitki. dışarıdan bakarsınız, alelade bir tutam yeşil ottur. albenisi yoktur. ayırt edici rengi, biçimsel hoşluğu çarpmaz sizi. çiçek sınıfına sokamazsınız. eğilirsiniz üzerine, kokusunu da vermez pek. işin sırrını bilmiyorsanız, burun kıvırır ötelersiniz. daha ne kadar yaklaşabilirsiniz ki, bir marifeti varsa sunsun. haklısınız. oysa fesleğen, ona temas etmenizi bekler. elinizi sürmenizi. içine girmenizi. gizlisindeki o güzelim kokusunu yalnızca böyle keşfedebilirsiniz. dokunduğunuz nokta nerenizse, oradadır fesleğen gerçeği. kendisini ortaya koymamıştır, biçimle, renkle, kokuyla. öyle vericidir ki, kendiliğinden nitelikler üstlenmemiştir. sadece ona dokunana katacaktır, olanca kadarıyla varını yoğunu. dokunanı zenginleştirecektir. o, bir kenarda sönük haliyle kalmayı sürdürecektir, siz parmaklarınızın ucundan içinize rayihalar çekerken. an gelecek, onu kendinizde zaten var olan, bir koku zannedeceksinizdir, fesleğeni unutup .bu, fakir baykurttur. (sol günlük gazete, 12 ekim 2012, sayı: 12, s.16)