hazret-i muaviye hakkında yanlış anlatılanların bazısına istinaden yazıyorum..
hazret-i hamza'yı şehit eden zenci köle vahşi'dir.. daha sonra iman ile şereflendi.. resullullah efendimiz'e uhud günü vahşi'ye beddua edin dediklerinde "vahşi ile hamza'yı kolkola cennet'e girerken gördüm, beddua etmem" buyurdu..
hazret-i hamza'nın ciğerini ısıran hazret-i muaviye'nin annesi hind'dir.. daha sonra iman ile şereflenip, mücahide hanımlardan oldu.. hazret-i muaviye'nin babası ebu sufyan müslüman olmadan evvel azılı islam düşmanıydı.. o da daha sonra iman ile şereflendi, çok yaşlıyken yapılan bir harpte bir gözünü başka bir harpte bir gözünü kaybetti.. resulullah efendimiz; "bu dünyada iki gözünün şifa bulması için mi, ahiret nimetlerine kavuşman için mi dua edeyim" diye buyurunca ahireti tercih etti.. önce azılı bir islam düşmanı idi, iman ile şereflenince gayretli, kahraman bir mücahit oldu...
hazreti- hasan'ı hanımı zehirlemiştir.. kendisi çok hanımdan boşanmıştı.. hazret-i ali hutbede "oğluma kızlarınızı vermeyiniz, o kızlarınızı boşamaktadır" buyurdu..
hazret-i hüseyin'i şehit ederek, islamiyet'e büyük zarar veren ömer bin sad adlı velid bin muaviye'nin kumandanıdır.. velid buna hazret-i hüseyin'i şehit etmesini emretmedi.. kendisini tevkif edip alıkoymasını emretti.. hazret-i hüseyin'in şehadetinde velid'in büyük hataları vardır.. fakat hazret-i muaviye'nin bir dahli yoktur.. hazret-i muaviye oğluna ehli beyt hazretlerine iyi davranmasını, onları incitmemesini istedi.. velid babasının nasihatini dinlemedi..
edit: hazret-i muaviye'ye resulullah efendimiz "melik olduğun zaman insanlara yumuşak davran" buyurdu.. hazret-i muaviye hazret-i ali döneminde karışıklıklar çıkınca resulullah'ın haber verdiği zamanın geldiği zannederek ictihat hatası etti.. hazret-i ali "hazret-i muaviye'nin ordusuyla harp ederken "kardeşlerimiz bugün bizden ayrıldı onlar bunun için günaha girmiş değillerdir" buyurdu.. sünni inancın görüşü de budur.. ehli sünnet her iki tarafı da kötü bilmez.. imam-ı şafi "allah-ü teala o büyüklerin kanlarına ellerimizi bulaştırmadı, biz de dillerimizi bulaştırmayalım" buyururdu..
