hz muhammed in ayı ikiye ayırması

entry76 galeri
    11.
  1. Peygamberimiz’in (s.a.v.) en önemli mu’cizelerinden biri olan “şak-kı kamer” “ayın yarılması” mu’cizesi nasıl meydana gelmiştir?

    Peygamber(s.a.v.) Efendimizin mucizelerinden birisi olan AY'I iKiYE bölmesini kanıtlayabilecek elimizde herhangi bir kanıt varmı? fotoğraflı veya bilimsel açıklamalı bir kanıt lazım?

    AY MUCiZESi

    Fahr-ı Kâinat Efendimizin (S.A.V.) gösterdiği BiN'e yakın mucize, in­sanlık âleminin ayları ve yıldızlan hük­münde parlayan sahabelerin gözü önünde cereyan etmiş ve yalan üzerine ittifak etmeleri imkânsız olan bu nuranî cemaat tarafından bütün teferruatıyla gelecek nesillere aktarılmıştır. "Benden bilerek yalan bir şey haber veren, Ce­hennem ateşinden yerini hazırlasın" mealindeki hadîs-i şerifin ikazına karşı bütün zerreleriyle titreyip herkesten fazla titizlik gösteren ve yalan bir haber karşısında susmaları mümkün olmayan o iman kahramanlarından bize ulaşan hadîs ve mucizeler, bugün modern ilim tarafından da tek tek tasdik edilmekte­dir. islâmî kaynaklarda “Şakk-ı Kamer” veya "inşikak-ı Kamer" ola­rak geçen

    "Ay'ın ikiye yarılma mu­cizesi" de bunlardan birisidir.

    NASIL GERÇEKLEŞTi?

    Şakk-ı Kamer Mucizesi, Efendimiz (S.A.V.) peygamberlikle vazifeli kılın­dıktan sekiz sene sonra vuku buldu. Kureyş Kabilesi'nin ileri gelen müşrik­leri bir araya toplanmışlar ve Allah Resûlünden, peygamberliğini ispatlaya­cak bir mucize istemeye karar vermiş­lerdi. Hep birlikte O'nun bulunduğu ye­re doğru ilerlerken gecenin ilk saatleri yaşanıyor ve Efendimiz (S.A.V.} parıl parıl parlayan ay ışığı altında Hazret-i Ali, Huzeyfe ibn-i Yemân, Abdullah Ibn-i Mes'ud, Cübeyr ibn-i Mut'im ve Abdullah ibn-i Ömer gibi büyük saha­belerle sohbet ediyordu. (1) O nur hal­kasını çevreleyen müşriklerin mucize görme konusundaki ısrarları had safha­ya varıp sabır sınırlarını zorladığında, Fahr-i Kâinat Efendimiz (S.A.V.) yerin­den doğruldu ve mübarek elini, gökyü­zünde bir altın tabak gibi ışıldayan Ay'a doğru celâlle kaldırdı. Yaratıldığı günden beri vazifesinden şaşmamış olan Ay, hürmetine koca bir kâinatın yaratıldığı O Zat'in (S.A.V.) bu işaretiyle bir anda ikiye ayrılmış ve gerideki Mina Dağı, Ay'ın iki parçası arasında kalarak muh­teşem ve tüyler ürpertici bir manzara teşkil etmişti.

    Efendimiz (S.A.V.) etrafındaki saha­belerine "Şahit olun, şahit olun" diye tekrarlarken, Kureyş kâfirleri şaşkınlık­la birbirine bakmıyor ve "Bize büyü yaptı" diyorlardı.

    Bir başka Kureyşli de, "Muhammed (S.A.V.) sadece bize büyü yapmış ve Ay'ı iki parça olarak göstermiş olmalı" diyerek, bu hâdisenin civar beldelerden gelen kafile ve kervanlara sorulmasını istiyordu. Bu teklif, diğerleri tarafından da ister istemez benimsendi ve ertesi sabah Yemen ve başka taraflardan ge­len kervanlar soru yağmuruna tutuldu. Hepsi de gece seyahat ettikleri için Ay'ın ikiye varıldığına şahit olmuşlardı. Bunun üzerine Mekke'li Müşrikler. "Ebû Tâlib'in yetîmindeki sihir, semaya da tesir etti" diyerek inatlarını sürdür­düler. Ve Efendimizin (S.A.V.) yanında olmamalarına rağmen bu mucizeyi gö­ren diğer müşrikler gibi, küfürlerinde sabit kaldılar.(2)

    Hemen arkasından Allah kelâmı na­zil oldu:

    "ONLAR BÎR MUCiZE GÖRSELER, ONDAN YÜZ ÇEViRiP "NOR­MAL BiR SIHÎR" DERLER, YALAN SÖYLERLER. NEFiSLERiNE UYAR­LAR." (Kamer Sûresi, 3. Âyet)

    NEDEN HERKES GÖRMEDi?

    Ay Mucizesinin herkes tarafından görülmesi, Cenab-ı Hak tarafından dünyada murad edilen "imtihan sırrı"na ters düşecek ve ister istemez bütün insanların imana gelmesine yol açacak­tı. Bu yüzden Ay'ın iki parçaya ayrılma­sı, insanların uykuda veya evinde oldu­ğu bir zamanda ani ve kısa süreli olarak gerçekleşti. Ay'ın hergün farklı saatler­de dogması ve farklı menzillerde bulun­masının yanısıra, o asırda gökyüzünü sürekli inceleyen âlimler de yok denecek kadar azdı. Aynı zamanda bazı ül­keler sis ve bulut gibi engellerden, bazıları da saat farkından dolayı Ay'ı göremiyordu. Meselâ bu mucizenin gerçek­leştiği saatte ingiltere ve ispanya'da gü­neş yeni batıyor, Çin ve Japonya'da sa­bah oluyor, Amerika'da ise gündüz sa­atleri yaşanıyordu. (3) Ay'ın görülmesi için yeterli olan şartlar, Arap yarımada­sının dışında en iyi Hindistan'da ger­çekleşmiş ve Dhar şehri kralı Raja Bjoh ve raiyeti tarafından bütün teferruatıyla takîp edilmişti.(4) Chamai Nehri kıyı­sındaki sarayının balkonundan Ay'ın ikiye ayrıldığını gören kral, önce dünya­nın sonunun geldiğini zannederek bü­yük bir korkuya kapılmış, daha sonra da bunun Arabistan'da zuhur ettiğini duyduğu Peygamber'in bir mucizesi olabileceğini tahmin ederek vezirini Mekke'ye göndermişti. Raja'nın veziri Efendimizle (S.A.V.) görüşme şerefine erişmiş ve Şakk-ı Kamer O'nun muci­zesi olduğunu anlayarak islâmiyeti seç­mişti.

    Bugün bu bahtiyar hükümdarın to­runları olan Bjohzadeler, Hindistan'da­ki Dhar şehrinin hemen dışında ikâmet ediyorlar. (5)

    BAŞKALARI DA GÖRMÜŞTÜ

    Şakk'i Kamer Mucizesi, sadece Raja ve saraydakiler tarafından görülmemiş. Hindistan halkı tarafından da seyredilmişti. Mucizenin gerçekleştiği tarih, da­ha sonra bir başlangıç yılı olarak kabul edildi ve bazı eserler üzerine işlendi. Hatta bu ülkede ele geçirilen bir hey­kelde: ''Ay'ın ikiye yarıldığı senede ya­pılmıştır" ifadesi bulunuyordu. Bu du­rum bazı müfessirler tarafından sıkça nakledilmiş ve çok önemli bir delil ola­rak gösterilmiştir.
    0 ...