Peygamberimizin (s.a.v.) en önemli mucizelerinden biri olan şak-kı kamer ayın yarılması mucizesi nasıl meydana gelmiştir?
Peygamber(s.a.v.) Efendimizin mucizelerinden birisi olan AY'I iKiYE bölmesini kanıtlayabilecek elimizde herhangi bir kanıt varmı? fotoğraflı veya bilimsel açıklamalı bir kanıt lazım?
AY MUCiZESi
Fahr-ı Kâinat Efendimizin (S.A.V.) gösterdiği BiN'e yakın mucize, insanlık âleminin ayları ve yıldızlan hükmünde parlayan sahabelerin gözü önünde cereyan etmiş ve yalan üzerine ittifak etmeleri imkânsız olan bu nuranî cemaat tarafından bütün teferruatıyla gelecek nesillere aktarılmıştır. "Benden bilerek yalan bir şey haber veren, Cehennem ateşinden yerini hazırlasın" mealindeki hadîs-i şerifin ikazına karşı bütün zerreleriyle titreyip herkesten fazla titizlik gösteren ve yalan bir haber karşısında susmaları mümkün olmayan o iman kahramanlarından bize ulaşan hadîs ve mucizeler, bugün modern ilim tarafından da tek tek tasdik edilmektedir. islâmî kaynaklarda Şakk-ı Kamer veya "inşikak-ı Kamer" olarak geçen
"Ay'ın ikiye yarılma mucizesi" de bunlardan birisidir.
NASIL GERÇEKLEŞTi?
Şakk-ı Kamer Mucizesi, Efendimiz (S.A.V.) peygamberlikle vazifeli kılındıktan sekiz sene sonra vuku buldu. Kureyş Kabilesi'nin ileri gelen müşrikleri bir araya toplanmışlar ve Allah Resûlünden, peygamberliğini ispatlayacak bir mucize istemeye karar vermişlerdi. Hep birlikte O'nun bulunduğu yere doğru ilerlerken gecenin ilk saatleri yaşanıyor ve Efendimiz (S.A.V.} parıl parıl parlayan ay ışığı altında Hazret-i Ali, Huzeyfe ibn-i Yemân, Abdullah Ibn-i Mes'ud, Cübeyr ibn-i Mut'im ve Abdullah ibn-i Ömer gibi büyük sahabelerle sohbet ediyordu. (1) O nur halkasını çevreleyen müşriklerin mucize görme konusundaki ısrarları had safhaya varıp sabır sınırlarını zorladığında, Fahr-i Kâinat Efendimiz (S.A.V.) yerinden doğruldu ve mübarek elini, gökyüzünde bir altın tabak gibi ışıldayan Ay'a doğru celâlle kaldırdı. Yaratıldığı günden beri vazifesinden şaşmamış olan Ay, hürmetine koca bir kâinatın yaratıldığı O Zat'in (S.A.V.) bu işaretiyle bir anda ikiye ayrılmış ve gerideki Mina Dağı, Ay'ın iki parçası arasında kalarak muhteşem ve tüyler ürpertici bir manzara teşkil etmişti.
Efendimiz (S.A.V.) etrafındaki sahabelerine "Şahit olun, şahit olun" diye tekrarlarken, Kureyş kâfirleri şaşkınlıkla birbirine bakmıyor ve "Bize büyü yaptı" diyorlardı.
Bir başka Kureyşli de, "Muhammed (S.A.V.) sadece bize büyü yapmış ve Ay'ı iki parça olarak göstermiş olmalı" diyerek, bu hâdisenin civar beldelerden gelen kafile ve kervanlara sorulmasını istiyordu. Bu teklif, diğerleri tarafından da ister istemez benimsendi ve ertesi sabah Yemen ve başka taraflardan gelen kervanlar soru yağmuruna tutuldu. Hepsi de gece seyahat ettikleri için Ay'ın ikiye varıldığına şahit olmuşlardı. Bunun üzerine Mekke'li Müşrikler. "Ebû Tâlib'in yetîmindeki sihir, semaya da tesir etti" diyerek inatlarını sürdürdüler. Ve Efendimizin (S.A.V.) yanında olmamalarına rağmen bu mucizeyi gören diğer müşrikler gibi, küfürlerinde sabit kaldılar.(2)
Hemen arkasından Allah kelâmı nazil oldu:
"ONLAR BÎR MUCiZE GÖRSELER, ONDAN YÜZ ÇEViRiP "NORMAL BiR SIHÎR" DERLER, YALAN SÖYLERLER. NEFiSLERiNE UYARLAR." (Kamer Sûresi, 3. Âyet)
NEDEN HERKES GÖRMEDi?
Ay Mucizesinin herkes tarafından görülmesi, Cenab-ı Hak tarafından dünyada murad edilen "imtihan sırrı"na ters düşecek ve ister istemez bütün insanların imana gelmesine yol açacaktı. Bu yüzden Ay'ın iki parçaya ayrılması, insanların uykuda veya evinde olduğu bir zamanda ani ve kısa süreli olarak gerçekleşti. Ay'ın hergün farklı saatlerde dogması ve farklı menzillerde bulunmasının yanısıra, o asırda gökyüzünü sürekli inceleyen âlimler de yok denecek kadar azdı. Aynı zamanda bazı ülkeler sis ve bulut gibi engellerden, bazıları da saat farkından dolayı Ay'ı göremiyordu. Meselâ bu mucizenin gerçekleştiği saatte ingiltere ve ispanya'da güneş yeni batıyor, Çin ve Japonya'da sabah oluyor, Amerika'da ise gündüz saatleri yaşanıyordu. (3) Ay'ın görülmesi için yeterli olan şartlar, Arap yarımadasının dışında en iyi Hindistan'da gerçekleşmiş ve Dhar şehri kralı Raja Bjoh ve raiyeti tarafından bütün teferruatıyla takîp edilmişti.(4) Chamai Nehri kıyısındaki sarayının balkonundan Ay'ın ikiye ayrıldığını gören kral, önce dünyanın sonunun geldiğini zannederek büyük bir korkuya kapılmış, daha sonra da bunun Arabistan'da zuhur ettiğini duyduğu Peygamber'in bir mucizesi olabileceğini tahmin ederek vezirini Mekke'ye göndermişti. Raja'nın veziri Efendimizle (S.A.V.) görüşme şerefine erişmiş ve Şakk-ı Kamer O'nun mucizesi olduğunu anlayarak islâmiyeti seçmişti.
Bugün bu bahtiyar hükümdarın torunları olan Bjohzadeler, Hindistan'daki Dhar şehrinin hemen dışında ikâmet ediyorlar. (5)
BAŞKALARI DA GÖRMÜŞTÜ
Şakk'i Kamer Mucizesi, sadece Raja ve saraydakiler tarafından görülmemiş. Hindistan halkı tarafından da seyredilmişti. Mucizenin gerçekleştiği tarih, daha sonra bir başlangıç yılı olarak kabul edildi ve bazı eserler üzerine işlendi. Hatta bu ülkede ele geçirilen bir heykelde: ''Ay'ın ikiye yarıldığı senede yapılmıştır" ifadesi bulunuyordu. Bu durum bazı müfessirler tarafından sıkça nakledilmiş ve çok önemli bir delil olarak gösterilmiştir.