insanların bir kısmı macera sever, bir kısmı sevmez. ancak macera sevenlerin aktivitelerini macera sevmeyenler bile seyretmeye bayılır, ve bunun insan doğası ile değil, maymun doğası ile açıklanabilecek genetik sebepleri vardır. gelgelelim bu macera endeksli güdülenme insan gerçeğinin bir unsurudur, doğasının değil. "insanın doğası" diye birşey ise zaten yoktur, olamaz; birşey ki insanidir, tanım itibari ile suni/yapay olmak zorundadır. insanın tuvalete gitmesi bile doğal olmayan bir ton kültürel kodlar ile ayarlanır. evvela bu kavramları iyice bir ayırt etmek gerek.
sovyetler rejimi kendi içinde zaten maceracılara kapalı bir yapıydı, bir de üstüne dünyada dönen maceraların seyredilmesine de izin vermiyordu. rakamlar alt alta konduğunda elbette nüfusun çoğunluğuna ulaşan temel hizmetler adına sovyet rejimi ile kapışılamaz; yıkıldığı zaman da böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. ancak "macera"ya hiçbir alan bırakılmazsa, hayale izin verilmezse, insanlar karınlarının doymasına veya falanca gereksinimlerinin yerine getirilmesine aldırmaz hale gelir ve herşeyi, ve hatta ölümü ve bilinmezi dahi göze alarak macera tatmini işine girişir. kapitalizmin sunduğu tam da budur: eğlence anlayışından ekonomik ilişkilere değin her alanda bir "macera" sözü verir. bugün karnın aç olabilir, ama yarın piyango da vurabilir. sıradan insan işin rakam ve oranlarına aldırmaz; o "talihli"nin bir gün kendisi olacağını hayal eder. şimdi kendisi diğer insanların kölesidir, ancak birgün diğer insanlar kendisinin hizmetçisi olacaktır. gerçekten de böyle mi olur? rakamlara göre hayır, ancak kim takar rakamları veya istatistikleri?
"daha iyi yaşamak" görecedir: eğer birileri nüfusun çoğuna oranla lüks sayılabilecek bir düzeyde yaşıyorsa ve üstelik bu yaşam şekli insan olmanın bir gereği gibi afişe ediliyorsa, birilerinin açlık ve sefalet içerisinde olması umursanmayacaktır, hatta kişi kendi sefaletini dahi göremez hale gelecektir. nihayetinde yeryüzünde cennet vaat eden bir macera var. ama marx'ın altını çizdiği hayati bir unsur da var: kapitalizm kendisini sürekli devrimcileştirmeksizin, yani yenilemeksizin var olamaz. kapitalizm bir gün bunu sağlayamadığı zaman üzerinde yükseldiği gücünden mahrum kalacak demektir. işte o vakit daha büyük insan toplulukları diğer insanları maymuni arzularını besleyebilecek potansiyel köleler olarak görmekten başka yöntemler geliştirmeye mecbur kalacak. elbette sovyetlerin yapmış olduğu hataları tekrarlamamak kaydıyla...