yıl 2007 yada 2008.
yer ilkokulun biri.
açık öğretim sınavları yapılıyordu. kahverengi saçlı tatlı kadın başıma ne olur ne olmaz diye kapşon takınca gelip yanıma. "artık başörtüsü sorunu yok biliyorsun, hem benim için de problem değil, kapşonu çıkarabilirsin." demişti. bu arada hep o kadar cesur olan ben neden öyle tırsak davrandım bilmiyorum. gerçi bunun adı babama göre "tedbir"diya neyse. aradan yarım saat geçti. neredeyse bütün sorular çalıştığım yerlerden çıkmışken sevinçten uçarken ben. (o zamanlar ders çalışabiliyordum, huzurlu bi insandım)
sarışın laik kadın kapıda belirdi. kadın öyle bi bakıyordu ki. gözlerinden oklar mı fırlıyodu diyim, gözlerinde şimşekler mi çakıyodu diyim, tarif edemiyorum. hemen kahverengi saçlı sempatik kadını yani gözetmeni çağırdı. beni göstererek bişeyler söyledi. gözetmen yanıma geldi. bu benim fikrim değil kusurabakma ama dşklsdkls dslkdslşd falan filan. başını açmazsan sınavın iptal olacak dedi. yanlışlıkla ağlamıştım. sınav iptal oldu tabii, daha doğrusu 0 aldım.
bi dahaki sınavda inada bindirdim işi. babam ısrarla peruk götür dediyse de götürmedim. hatta bilakis o kafamdakine düşman olana inat, hatta o kızların hepsi açıyor diye, önlerinde başını eğmeyen birilerinin var olduğunu anlasınlar diye, bilerek gittim peruksuz. direkt başörtülü girdim. çok hatırlamıyorum ama zaten kapıdan girer girmez başını şurda açabilirsin demişlerdi. ben de sıvışmıştım dinlemeyip. yukarı kadar geldim de. gerisini anımsayamıyorum işte. yanılmıyorsam almamışlardı sınava. evet evet. babamda bi yığın sana tedbirli ol demiştim diye sövmüştü bana. en sonunda bıraktım açıköğretimi. kovul kovul nereye kadar?
"kardeşim, sana kölelerin tuzağı ne kadar zarar verebilir ki?"
bide bunun üniversitedeki güvenlikçilere direnen versiyonu var ki ona hiç girmeyeyim.
