islam

entry1906 galeri video15
    628.
  1. bazı naturalist ve dogmatik ön kabullerle ele alınan dindir.
    öncelikle olaya tanrı anlayışı merkezli bakalım, ateizm şimdilik konumuzun dışında.
    mesela bir deisti ele alalım.
    yani rasyonel bağlamda bir tanrı olabileceğini ve inancını taşıyan bir insan.
    deizmde genellikle görülen durum şu ki, bir tanrı var ancak evrene ve insanlara müdahalesi yok ve olamazda, olduğu anda o tanrı olamaz.
    peki bunun rasyonel temelleri nedir?
    bir tanrı varsa ve bizde varsak, yaratıcı gücün var etmesindeki amaç nedir?
    şimdi tanrının benim ibadetime, secde etmeme ne ihtiyacı var, öyle şey olur mu önermesi gelecek, tanrı'nın senin ibadetine elbette ihtiyacı yok, aksine senin var. ama din olgusu konusundaki ön kabullerinden dolayı bunu içselleştirmen zor.
    tanrı olgusu birinci argüman ve varlığı kabul ediliyor, bu bir;
    peki din olgusu nedir? neden vardır ya da iddia edildiği gibi neden ''uydurulmuştur''.
    eğer tanrı varsa ki deist birisi için tanrı vardır, inanır; peki tanrının varlığı var etmesindeki temel mantık nedir?
    evreni ve canlı hayatı var edip, gelişi güzel kanunlarla yaşamı tekamül ettiren, müdahalesi olmayan bir tanrı fikri tutarlı değil, ateizm bu durumda daha tutarlı duruyor ya da agnostizm.

    bir defa dinin emir ve buyruklarını ele almadan evvel, dinin sosyal bir yapı olduğunu ele almak gerekiyor ki öyledir. din bireysel ve toplumsal bazda önermeler sunar, buna günümüzde uygulanan kanunlar gibi bakabiliriz. bu konuda fazlasıyla argüman sunarak temellendirebilirim, şimdilik kısa kesiyorum.

    islam'ın insanlık karşısındaki imajına gelince; bu imajın ciddi anlamda kötü olmasının sebebi niceliksel olarak pakistan, afganistan gibi ülkelerin var olması, suudi arabistan'daki vahhabi akım vs. gibi durumlar. peki insanların ellerine silah almasına çanak tutan sebepler neler?
    mesela afganistan önce rusya'nın sonrada amerikanın işgaline uğradı, insanları mezhepler yoluyla bir şekilde birbirine düşürmeyi başardılar. suç kimde? elbette müslümanlar'da. akıllı olsalardı elbet. ancak dünyanın anasını ağlatan, insanları kendi topraklarında aç bi ilaç bırakan, yeri geldiğinde namusuna göz diken kan emicilerine olan mukavemeti avrupadaki oryantalist kesimlerce, ''islam vahşet ve terör dinidir'' olarak lanse edilecekse bu onların ilkesizliğini gösterir.
    çünkü insanları savaşmaya kan dökmeye mecbur ettiler. çünkü insanlar topraklarında özgür olmak istiyor, dış müdahale istemiyor.

    islam öyle bir din ki; müsebbini olup; cani gösterenlerin kafasında ''cani'' tablosu oluşmasına rağmen, avrupada ve her yerde insanların akıllarına ışık tutuyor. genelde islam'ın fakir dini olduğu önermesi gelir. öyle mi gerçekten?
    sizlerin iki argümanı var elinde, bunların üzerinden vuruyorsunuz, biri afganistan diğeri de pakistan. buralar fakir, aslında zenginler ama işgal kuvvetlerini kana boğdukları gün kendi zenginliklerini tadabilecekler, emin olun bizden daha zenginler.

    not: ufff! kana boğmak deyimini kullandım, bak nasıl da şiddet yanlısı adamlarız, lanet olsun bize. pardon, hümanizm her ne olursa olsun elini kolunu bağlayıp beklemeyi öneriyor değil mi ve bunun adına da hümanizma diyor, çifte standartlı hümanizma! çakma hümanizma!

    velhasıl kelam, islam coğrafyasındaki bu eli kanlı bedevi adam görüntüsünün altında sadece nefsi müdafaa vardır, sanıyorum bunu da red etmessiniz.

    bir diğer konu da, dinler ve inançlar arasındaki hümanizm farklılıkları. hristiyanlıkta hoş görü var mı? hımmm... bir katoliğe danışın o size anlatsın. ateizmde karşılaştırmaya dahil edilmiş, bilindik ateizm insancıldır zırvası. hristiyanlık'ta şu anki şartlarda dinden çıkabilirsiniz ve kafanız kesilmez, çünkü londra'da işgal kuvvetleri yok, eyfel kulesinin altında tanklar yok.
    demek istediğim, bu tip şeylerin, tarihsel ve siyasal derinlikleri var. sığ bakış açısı sadece kendinizi teyit etmenizi sağlar, şüpheci olmazsınız, şüphenizi kalıba uydurmuş olursunuz.

    dinden çıkanı öldürme meselesine gelince, bu israiloğullarında da vardır, tabi bu örnekle islam'ı temize çıkarmış olmayacağım, israiloğulları ile islam'ın ortak noktası, savaşın olduğu coğrafyada olmalıdır.
    yoksa amerikan rotary kulüplerinde musevi görünümlü olmanız yeter, tevratı hiç bilmeseniz de olur. yeter ki paranız olsun.

    bir defa irtidad yani dinden çıkanı öldürme olayı, islam dünyasının tümünde yok, islam geniş bir coğrafyada hakim. uzak doğuda bu yok, afrika'da bu yok. çünkü orada bir savaş durumu yok -ayrıca en ezilen halklar yine müslümanlar insafınız kurusun be-

    gelelim savaşın yıllardır hüküm sürdüğü topraklara. bakın afgan bir çocuk, beşiğinde sallanırken sizler gibi teletabiler görmüyor, duvarda asılı keleşi görüyor, onunla büyüyor, savaş ve kanla. haklı olarak tabi. namusunu koruyacak, vatanını da, var mı bu tip anlayışlarınız? kesin vardır, hatta bizden daha çok vardır!

    dinden çıkma ve öldürülme olayına gelelim;
    eğer dininden dönen, din değiştiren kimse sadece bu yüzden öldürülseydi; yani din değiştirmenin cezası idam olsaydı o zaman dinde zorlama (kişiyi müslüman etmek veya müslümanlığını devam ettirmek için tehdit ve baskı yapma) olurdu. Halbuki ilgili âyet, "dinde zorlamanın olmadığını" açıkça ifade ediyor (bakara: 2/256). Esasen iman, aklın hükmü, gönlün rızası ve vicdanın kanâat getirmesi ile olur. Bir kimseye baskı uygulanır ve bu yoldan "inandım" demesi sağlanırsa, o kimse inanmış olmaz, takiye yapmış, münafıklık etmiş olur. islam böyle bir iki yüzlülüğe meydan vermez.
    Uluslar veya gruplar arası sistemde yalnızca, birbirine düşman, aralarında savaş ilişkisi bulunan iki grup olursa, farklı din ve inanç sahiplerinin bir ülke içinde veya farklı ülkelerde sulh içinde yaşamaları mümkün olmuyorsa bu durumda din değiştirmek demek, "karşı tarafa geçmek ve müslümanlara savaş açmak" demektir. Bir kimse dinini değiştirdiği için değil, buna ek olarak müslümanlara savaş açtığı için öldürülür. çünkü böyle olaylar çokça yaşandı, bir hainin ihaneti, çocukların kadınların canlarına mal oldu.
    istanbul'dan çeçenistan, afganistan nasılda sizlere bedevi gözüküyor değil mi? o kıyafetler, o silahlar. aradaki tek fark sizin istanbul'da evde olmanız, onların dağda düşman kovalıyor olmasıdır. bu fark çok küçük bir fark değil mi, öyle mi?
    vicdanınıza bırakıyorum bu sorunun cevabını, aklınız sönmemiş, vicdanınız susmamışsa dilediğini gibi cevaplayın.

    --spoiler--
    hem diyorsun, islam hoşgörü dini. hem de diyorsun ki "müslüman olacaksın, yoksa seni öldürürüm"
    sizin hoşgörü anlayışınız buysa eğer, biz almayalım.
    --spoiler--

    almamanız faydanıza olur tabi ki. çünkü saydığım tüm şeylerden sonra hala bu kafadaysanız, ya cahilsiniz ya da şartlanmış. evet, islam hoşgörü dinidir.
    çoğunluk müslüman ülkelerdeki gayrı müslimlere dokunulmaz, ibadetlerine ilişilmez, en açık örneği mısır'daki 8 milyon nüfuslu kıptilerdir.

    tabi müslümanlar arakan gibi yerlerde çakma hümanizmin doğduğu budist topraklarında kafaları pala ile parçalanırken kimsenin sesi çıkmıyor, neden? çünkü onlar müslüman, çünkü onlar bedevi! bu sizin mantığınız, çürük mantığınız.

    asıl konuya gelelim;
    ahzab suresi vardır, inanlar okur ve bilir anlarlar da, yobaz edebiyatını dilinden düşürmeyen şartlanmışlar sadece bilir, bilmek ile vakıf olmak arasında ciddi bir farklılık var, bunu bilmek gerekir öncelikle.
    ateistler teistler kur'an'ı açıp kendilerince ahlak teoremleri geliştirerek;

    --spoiler--
    heyoooo! yine kur'an'da hata bulduk, baaaak! demek ki boşa inanmıyormuşuz biz
    --spoiler--

    gibi sakat bir mantıkla hareket ettikleri için bilmeleri tek başına bir şey ifade etmiyor.

    not: ateistleri genellemek istemiyorum, forum sitelerine falan baktığınızda bir üslupsuzluk hakim genelde, yoksa ateist olan dostlarımla çok mantıklı ve vicdani perspektiflerle yaptığımız tartışmalar oldu, ne onlar müslüman oldular ne de ben ateist. sadece fikir alış verişi yani. neyse bunu geçelim.

    o verilen ayetler ve onların üzerinden yapılan ''ahlaksızlık'' isnadı için şunu söylemek gerekirse; evet meali okuyun. meal...
    meal yazılanın salt türkçe karşılığı, peki tefsir?

    şimdi madem tefsire ihtiyaç var nasıl kitap bu anlaşılmıyor önermesi gelecek, hayır onu anlaşılmaz kılan kendisi ve telaffuzu değil, tarihsel sürece ve dönemim sosyolojik yapısına vakıf olamayan insanların sakat mantıklar yoluyla çıkarımlar yapmasıdır.
    kur'an, islam tarihi ve hadislerle bir bütündür.

    madem o dönemim ihtiyaçlarıymış, e aradan 1400 yıl geçti bize ne bundan önermesi gelecek. bunu ayrıca değineceğim, şimdilik saklı tutuyorum bu konuyu.
    bu ve bu benzeri ayetlerden sorgulayan, gerçekten düşünen, kendine; aslında hiçbir zaman vakıf olamadığı, olamayacağı etik kuramları yüklemeyen insanlar şunu anlayacaktır ki, insan; tanrı'nın edeplendirmesi ile toplumda bir birey sıfatı kazanır.
    bunu söylemekle kendimi aşağılamış olmuyorum, çünkü bu tip itirazlar gelir genelde, kendini değersiz kılıyorsun diye.
    kendimi değersiz kılmıyorum, tüm fiillerimi beni yaradan'a endeksliyorum, çünkü o'nun beni var ettiğini ve o'nun tasarrufunda olduğumu biliyorum. tabi bunlar sizler için hiçbir anlam ifade etmiyor.

    o bahsedilen ayetten yola çıkarak -ayrıca elinizdeki tek argüman da bu turan dursun sağolsun, bu arada mekanı da cennet olsun beni hiç sevmezdi ama ölmesine üzüldüm-

    ne diyordum, bu ayete bakıp, allah kuluna -haşa- kadınları bahşediyor, onun zevklerini tatmin ediyor önermesi gelecek.
    tanrı hepimizin egolarını zaten tatmin ediyor fazlasıyla, ancak oradaki amaç hiçbir şekilde cinsel değildir. meal okuduğunuz kadar, islam tarihine de bakın.
    ama bunlar sizi tatmin etmeyecektir çünkü şartlanmışsınız. maalesef.

    tabi bu ayetlere bakarak kendince evrensel bir ahlak teoremi geliştiren arkadaşlarımız, bunun ''ahlaksızlık'' ve dini kendi emellerine yontma amacı olduğunu söyleyecekler ben anlattıkça inanmayacaklar, onlar inanmadıkça ben de anlatacağım hep.

    insanlar tanrı'nın kölesi değildir, tanrı'nın malı değildir, insanlar allah'ın bizlere bahşettiği meşru şartlar altında sosyal yaşantılarını sürdüren canlılardır. ama sizlerde evrene hakim olmayan dükkanı açıp bırakan bir tanrı anlayışı var ki bunun felsefi metafiziksel karşılığı yok, ontolojik olarak da yok.

    sen o ayetten inanmak istediğini, ben ise insanların içtimai hayattaki etik çözüm yollarını anlıyorum ve inanıyorum. arada nüans farkı var elbet.

    hz. peygamber'e gelen ''insanları olmayan tanrı'nın dini uğruna öldürdün'' önermesi için cevap vermenin manası yok, meal okumak yeterli onlar için.
    çünkü onlar gerçekten etik bağlamda bayağı üstünler, bizler ise sapık.
    yazık, gerçekten yazık.

    eğer tanrı gerçekten yoksa ve ahlak dediğimiz şey yaşamın evrimsel döngüsünden doğan olgularsa dediğin de haklısın.
    eğer allah varsa, senin hükmün o'nun yanındadır.
    bir insana tanrı'lığa soyunmak ve fikri olmadığı halde serbest zikri gelişine attığı hedeflere kondurmak çabası ilkesizlik olarak yeter sanırım.
    saygınız olsun biraz. ayeti eleştirip, insanlara ''efela ya'kılun'' demeden evvel, bireysel davranmak gerek biraz, yani kendimize bakmak.

    ateistlere gelince, adamın zaten kafasında tanrı algısı yok, din o'na ne yapsın.

    son olarak; islam'ın erdemiyle beni şereflendiren allah'a hamd olsun.
    0 ...