se7en

entry299 galeri video3
    51.
  1. Kült Gerilim Filmi: Se7en

    Fincher'ın 1995 yapımı, yapıldıktan sonra benzer türdeki filmlere ilham kaynağı olduğu kült filmi; "Se7en". Kült seri Alien serisinin üçüncü filmini 1992'de çekerek sinema dünyasına giren ve bekleneni veremeyen David Fincher, son şansını ilk filmiyle tamamen farklı bir filmle denedi ve hiç beklemediği kadar üstün bir başarı yakaladı. Bu öyle bir başarıydı ki gerilim filmi denilince akla hemen "Se7en" gelir oldu.

    1)Oburluk
    2)Açgözlülük
    3)Tembellik
    4)Öfke
    5)Kibir
    6)Şehvet
    7)Kıskançlık

    Filmde, incil'de yer alan yedi ölümcül günaha göre kurbanlarını öldüren bir seri katili yakalamaya çalışan iki dedektif anlatılıyor. Filmin büyük oranına kasvetli, yağmurlu karamsar bir hava hakimdir. Filmde yer alan mekanların çoğu karanlık ve rahatsız edici mekanlardır. Fincher bu unsurları çok güzel bir şekilde filme yaymıştır ve öyle bir atmosfer oluşturmuştur ki izleyici filmi diken üzerinde izler. Film, bu zaman kadar yapılmış tüm dedektif filmleri klişelerini yıkmış ve türe yeni özellikler getirmiştir. Seri katilimiz John Doe; kurbanlarını belli bir kurala, işledikleri günahlara göre öldürüyor, bildiğimiz üzere. Buradaki günahlar, aslında günümüzde hep etrafımızda tanık olduğumuz sıradan insan manzaraları. Yani burada Fincher günümüz toplumun ağır bir dille eleştiriyor. Filmin senaryosu ve kurgusu o kadar güçlü ki filmin sonlarına doğru katile kısmen hak bile vermeye başlıyor izleyici. Aslında burada katil, dedektiflerinde her gün bu günahı işleyen insanları eleştirdikleri yani etraflıca pek doğru bulunmayan insanları öldürüyor. Filmde iki dedektif ve de katilimiz içinde yaşadıkları dünyanın özellikle de şehrin çekilmez bir yer olduğunu ve şehrin bu gidişatından rahatsızlık duyduklarını sık sık dile getiriyorlar ama filmimizde şehrin adı ve filmin geçtiği zaman dilimi bir kez bile duyurulmuyor. Fakat, bilindiği üzere film New York'da çekildi. Özellikle de Dedektif Somerset'in kulağına şehrin işe yaramaz gürültüsünün geldiğini zaman zaman görürüz. Keza Somerset de asosyal bir kişiliktir. Burada Fincher'ın başka özellikleri de ortaya çıkmış olur böylece. Fincher filmlerinin bir diğer özelliği de oldukça başarılı karakter analizleri ve günümüz insanının yalnızlığını eleştirmesidir. Keza yeni dedektif olmuş Dedektif Mills de yeni evli, mutlu bir hayat ümit eden, Somerset'e göre hayatın gerçeklerini tam olarak kavrayamamış biridir. Zaten bu özelliği de onun sonunu hazırlamıştır. Film, genel olarak durgun gibi gözükse de mükemmel senaryosu ve kurgusuyla doruğa çıkar. izleyiciyi kendisine bağlamayı başarır.

    Filmdeki oyuncular da rollerinin hakkını vermişlerdir. Brad Pitt'in bir bakımı kendisini ispatlama filmi olarak da görülebilir "Se7en". Brad Pitt'i özellikle Freeman ile olan bire bir diyaloglarında beğendim. Son sahne de ve kovalamaca sahnesinde de başarılıydı. Yılların emektar oyuncusu Morgan Freeman da çok başarılıydı. Oyuncu, bu filmi çektikten sonra bir çok bu filme benzer dedektiflik filminde oynadı. Bu tarz filmlerin aranılan oyuncusu haline geldi, filmden sonra. Filmin en beğendiğim performansı ise filmin gizeminin bozulamaması açısından jenerikte adı yazmayan Kevin Spacey'nin performansıdır. Aynı yılda çekilmiş olan ve Oscar'ını kazandığı "Usual Suspects" ve üzerine bu filmdeki rolü ise 1995 Spacey'nin yılı olmuştur. Şimdiden psikopat katilleri canlandıran en büyük oyuncular arasında yerini sağlamlaştırdı. Gördüğümüz gibi "Se7en" her açıdan çok önemli bir yere sahip.

    "Her sokak köşesinde, her evde, ölümcül bir günah görüyoruz ve hoş görüyoruz. Hoş görüyoruz çünkü sıradan, çünkü olağan. Sabah, öğle ve akşam hoş görüyoruz. Hayır, artık olmaz. Ben örnek oluyorum ve yaptığım şey şaşırtacak, incelenecek ve izlenecek... Sonsuza dek..."

    Filmde ayrıca sayısız göndermede mevcuttur. Dante'nin ilahi Komedyası'ndan bir sürü farklı kaynağa farklı bir bakış atan felsefi bir seri katil filmidir. Fincher tarzının ve Fincher hayranlığının oluştuğu ilk filmdir. Kurgu dalında Oscar’a aday olmuş ve farklı birçok ödüle layık görülmüştür. Kendisinden sonraki birçok gerilim filmine kaynak olmuştur. Bunların en önemlileri de kuşkusuz "Saw"dır. Zira Saw'ın senaristi de "Se7en"dan etkilendiğini inkar etmemiştir. Özellikle harika sonuyla kült mertebesine ulaşmış, eleştirisel, mistik şehir betimlemeleriyle bir film-noir başyapıtıdır.

    -Spoiler-

    Filmin en tartışılan yanı da son iki günahtır. Geriye kalan günahlar; kıskançlık ve öfkedir. Katil, tek bir hareketle iki günahı da bitirir. Bu hareket Mills2in karısını öldürmesidir. Burada bir bakıma katil kendi felsefisinin dışına çıkarak günahsız birini öldürür. Buradan Fincher şu mesajı yollar; Somerset gelen kuryeye saati sorar ve kuryenin verdiği cevap şudur: "Saat; 7.01" Buradan 7 ölümcül günahtan fazla olarak günahsız birinin öldüğünü anlarız. Katil, Mills'in hayatını kıskanarak kıskançlık günahını işlemiştir ve ölmesi gerekmektedir. Mills ise karısının öldüğü öğrenerek katili öldürür. Burada da Mills öfke günahını işlemiş olur. Mills ölmek zorunda mıdır? Bu tartışılır. Öyle kesin bir sonuca ulaşmak zordur. Belki de katil Mills'in karısını Mills2i öldüremeyeceği için öldürdü ve son oyunu böyle kurdu. Belki de Mills'in günahsız karısının öldürdüğü için Mills'in öleceği bir oyun hazırlamadı. Bence bunun fazla da bir önemi yok, en azından benim için. Kafalarda soru işareti kalmaması açısından yazayım dedim.

    Filmden ufak bir ayrıntı da Mills katili vururken 7 tane kurşun sıkar. Gene usta işi bir incelik de filmin büyük bir bölüme hakim olan kasvetli, yağmurlu havadan final sekansından eser kalmaz. Zira final sekansı göz kamaştırıcı kadar aydınlıktır. Burada elinde silah olmayan ve öldürülmeyi bekleyen katille rahat olmamız gerekirken, katil bize ne sürpriz hazırlamış diye gergin bir şekilde beklemekten kendimizi edemeyiz. Diğer yandan katil sürprizini yüksek gerilim hatlarının bulunduğu bir mekanda yapar. "Se7en"ın ne denli bir film olduğunu açıkladım sanıyorum bu ayrıntılarla.
    10 ...