yurt dışında yüksek lisansa yeni başlamıştım, gördüğüm tüm kızlar yabancı olmalarından mütevellit çok güzel geliyordu. bir gün derste bir kız gördüm, sessiz sakin kimse ile konuşmuyor. güzelliğine değil de duruşuna hayran kalırsın ya işte öyle hayran hayran izledim bu kızı. sonra bir baktım aldığım başka bir derste de var ve ben dönem boyu derslere sırf bu kız yüzünden katıldım. dönem bitiyordu ama daha kızla tanışamamıştım bile, sonra beraber ödev yaptığı bir tanıdık buldum ödevi yapamadım bahanesiyle ödevi alıp kızın ismini öğrendim. gelmişim kaç yaşıma, üniversite bitirmişim ama sadece ismini bilmenin bir işe yaramayacağını öğrenememişim. zaten ismini öğrendikten 2 hafta sonra dönem bitti ve ben sınavdan çıkarken kızın christmas'ını kutlamaktan öteye gidemedim. 2 haftalık ara boyunca onu düşünmeden edemedim. sonra aklıma bir soru takıldı 'ya bir dönemlik erasmus için gelmişse?'. hemen okulun sitesine baktım ve erasmus öğrencisi olduğunu öğrendim ama umutlarım tükenmemişti 'belki de 1 yıllık erasmus öğrencisidir' diye avuttum kendimi. bir yandan da her gün dua ettim en azından bir kez daha göreyim diye.
ara bitti ve finaller için döndüm. havaalanına geldiğimde bile hala aynı düşünce kafamda, dilimde aynı dua. kaldığım yere geçmek için trene bindim, bir de ne göreyim; kız karşımda. haftalar boyu dua ettiğim, son bir kez göreyim dediğim (güya görsem onu tanımak istediğimi söyleyeceğim ya) kız karşımda ama bende aynı tutkunluk. gülümseyip hey dedim, gülümsedi, ben eridim...
yazıklar olsun kendime ki kendime hiç güvenim yok. yazıklar olsun kendime ki haftalarca kafamda kurup sonra put gibi kalıyorum. lan milyonlarca kez reddedilmek bu kadar koymaz insana git konuş işte ama olmuyor, aptal durumuna düşeceğim diye en büyük aptallığı yapıyorum. kızla çıkıp en azından bir şeyler yesek/içsek, vakit geçirsek takmazdım da beraber aldığım derslerden birinden ders yerine bu kıza odaklanmaktan kaldım ya ona yanıyorum.
(bkz: salak yemin ederim geri zekalı bu çocuk ya)