hadis evleri

entry2 galeri
    ?.
  1. Kemiyetin keyfiyete acımasızca kurban edildiği bir zaman dilimindeyiz. islam'ın insanlara ulaştırılması veyahut bir mü'min bilincinin topluma yerleştirilmesi niyetinin pratiğe dönüşmesinde sayının önemi çoğu zaman niceliği geride bırakmış ve çokluk hesabı amaca bile galebe çalacak bir saplantıya dönüşmüştür. Evrensel bir kural olmasa bile genellikle nicelikle makusen mütenasip olan nitelik artık çok da aranan ve arzulanan bir şey olmaktan çoktan çıkmış gibi görünmektedir.

    Kur ’ani dinamiklerin benimsenmesi ve dahi özümsenmesi bağlamında en önemli görevi ifa eden islami cemaatler farkına varmadan (veyahut belki de farkında olarak) miktarı artırımı tuzağına düşmüş durumdadırlar maalesef. Her cemaat kendi toplantısına veya sair aktivitelerine hep daha fazla kişinin gelmesini arzulamakta, bütün enerjilerini bunun için tüketmektedirler. Bütün çabanızı bu amaca sarf ettiğinizde kaliteli şeyler ortaya koyma düşüncesi geride kalacak ve meydanı üstünkörü yapılmış faaliyetler kaplayacaktır. Bu da beraberinde kalitesi çok da yüksek olmayan bir bilince sahip kitlelerin teşekkülünden başka bir şeye yol açmayacaktır.

    Keyfiyet-kemiyet çıkmazının yanında bir büyük sorundan muzdaribiz: Allah Rasulunun bize bıraktığı ve sımsıkı sarıldığımız takdirde sapıtmayacağımız iki şey olan Kur’an ve Sünnet kaynaklarıyla olan bağımızı iyice gevşeterek giderek bunlarla aramıza ciddi mesafeler koymamız. Sayıya odakladığımız bakışlarımızı biraz çevirip ciddi bir şekilde düşünmemiz ve dertlenmemiz gereken bir hakikat bu. Kaynaktan uzaklaştığınızda sıhhatli bilgilere ulaşmak zorlaşacak ve gerçeklerin içerisinde yalan ve yanlışlar karışmaya başlayacaktır. Bu da hakikatten daha fazla uzaklaşma kısır döngüsüne sebebiyet verecektir.

    Özellikle Peygamberimizin yaşamımızın her aşaması için bir örneklik teşkil eden hayatının (ki sözlerini, davranışlarını hâsılı bir bütünü kastediyorum burada ve genel olarak sünnet diye adlandırıyorum bunu) salt bir tarihsel olguya indirilmesi tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktayız. Bütün hayatında, bütün sünnetinde kıyamet kopana kadar hepimizin kendisine ışık bulabileceği Efendimiz çok eskiden yaşamış biri mesabesine indirilmişse eğer bunda birçok âlimin özverili çalışmaları neticesinde sıhhatli bir şekilde elimize ulaşan hadislere gerekli ilgiyi göstermeyişimiz önemli bir etkendir.

    Bir diğer sebep (belki de birincisinin de sebebi) ise Kur’an-Hadis ikilisin arasının bilinçli veya bilinçsizce ayrılmaya çalışılmasıdır. Sanki hadis vahiy dışı bir şeymiş gibi veyahut olmazsa da olurmuş gibi bir bakış açısı; “Benim emrettiğim veya nehyettiğim bir konu kendisine iletildiğinde, sakın sizden birinizi, koltuğuna yaslanmış olarak, “biz onu bunu bilmeyiz, Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız, işte o kadar” derken bulmayayım!” (Ebû Davûd, Sünnet 5; Tirmizî, ilim 10; ibni Mâce, Mukaddime 2) diyen Efendimizin feraseti karşısında aslında çok net bir karşılık bulmuştur.

    “Peygamber size ne verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da kaçının!” (Haşr Sûresi, 7), “De ki: Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” (Âl-i imrân Sûresi, 31), “Allah’a ve kıyamet gününe kavuşacağını uman sizler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır” (Ahzâb Sûresi, 21) ve bunun gibi birçok ayet (Haşr Sûresi, 7, Âl-i imrân Sûresi, 31, Ahzâb Sûresi, 21, Nisâ Sûresi, 59, Nisâ Sûresi, 65, Şûra Sûresi, 52, Nûr Sûresi, 63) Peygamberimizin dolayısıyla sözlerinin, yaşayışının hangi önem derecesinde olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.

    Geçen gün Yusuf Kaplan Yeni Şafak Gazetesi'ndeki köşesinde ibn-i Teymiye’den bir alıntı yapmıştı: “islam’ın bir bütün olarak ve kâmil manada idrak edilebilmesi çabasında, Efendimiz’in konumu Kur’an-ı Kerim’den önce gelir”. Kafalarda şiddetli bir etkiye sebep olan ve üzerinde ciddi bir şekilde tefekkür edilmesi gereken harikulade bir tespit bu aslında. Peygamberimizin dolayısıyla Kur’an’ın hayatımıza sokulması, ezanlar vesilesi ile her gün yüz binlerce defa yüksek sesle haykırılan, Peygamberimizin hepimizin hala capcanlı önderi olduğu hakikatinin pratiğe dönüştürülmesi her şeyden daha fazla aciliyet ve evveliyet arz etmektedir.

    Bu amaca matuf olarak yapılabilecek şeylerden birisi Hadis Evleri teşekkül etmektir. Bunun için yapılacak tek şey, evlerimizi her hafta yarım saat hadis yarım saatte Peygamberimizin hayatının okunduğu evlere dönüştürebilmek ve bu toplantılara komşularımızı, akrabalarımızı, iş arkadaşlarımı davet etmek. Herkes kendi muhitinde bunu yapabilir. Ayrıca birçok cemaat evi var ve her hafta onlarca sohbet programları düzenleniyor. Bu programların bir kısmı veya evlerin bir kısmı sadece hadise hasredilebilir. Bunun gerçekleştirmek için hadis alimi olmaya gerek yok. imamı Nevevi Hazretlerinin muhteşem ve bir o kadar da kullanışlı eseri Riyazüssalihin ve Salih Suruç’un Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Hayatı kitapları bu hadis evleri için kullanışlı iki eser.

    Haftanın bir günü yatsı namazından sonra maksimum bir saatliğine sırf Peygamberimizi daha iyi anlayabilmek ve onun emirlerini hayatımıza geçirebilmek amacıyla bir araya gelmek, görünüşte basit gibi gelse de devam ettirildiği ve çoğaldığı takdirde Hakikat-ı Muhammediye’nin bereketi ile büyük sonuçların hasılı olmasına yol açacaktır.

    Her hafta okunacak hadisler kağıtlarla çoğaltılıp toplantıya iştirak edenlere dağıtılırsa dinleyiciler hem okunan hadisleri takip etme imkanı bulacak hem de evlerine döndüklerinde ailelerine aynı şekilde bu hadisleri okuyabileceklerdir. Böylece 15 kişinin katıldığı bir saatlik bir toplantı çarpan etkisiyle bunun iki veya üç katı kişiye ulaştırılmış olacaktır.

    Bizlerin vesilesiyle bir kişinin dahi bir hadise ulaşması ve bunu hayatında tatbik etmesi kıyamete kadar bizim için bir sevap kaynağı olacaktır. Bir hayra vesile olmak, iyi bir şeye öncülük etmek ve böylece bu kubbe altında hoş bir seda bırakarak bu dünyadan gitmek ve Rahman’ın huzurunda ileri sürebilecek bir şeyimizin olması sizce gayret edilmeye değer bir şey değil midir.

    Yarından tezi yok hepimiz kendi mahallemizde, semtimizde bir hadis evi oluşturmak için çalışmalara başlamalıyız. Peygamberle komşu olmaya vesile olabilecek bu hayırlı girişimin, bilinçli müminlerin ve içimizdeki müşkülatları çözecek, müminleri tekrar ayağa kaldıracak, asrı saadet rüzgârlarını harap olmuş bağlarımızda estirecek, yitik medeniyetimizin dirilişine öncülük edecek sabikunların ortaya çıkmasına vesile olması Allah’tan tek dileğimdir.

    tanım: genç hacılar platformu web sitesindeki köşenin bu haftaki başlığı.
    0 ...