acı eşiği düşük kimseler filmin ilk 15 dakikasında seyretmekten vazgeçmezse, unutamayacağı bir sinema şöleni yaşayacaktır.
--spoiler--
Şiddeti bir şekilde filmlerine yedirmeyi adet edinmiş yönetmenin büyük tartışma yaratan bu son filmi, her anıyla seyirciyi etkilemeyi başarıyor. Katlanma eşiği düşük olan izleyiciye iyi gelmeyen Pietada sinemanın asıl amacının ne olabileceği üzerinde kişi kendisini bir muhakeme içerisinde bulabiliyor fakat en sonunda klişelerden ve tüm normlardan sıyrılarak, kendine özgün bir anlatım ile bu işi icra eden birine saygı duymaktan başka bir çareniz olmadığını anlıyorsunuz. Üstelik iş sadece saygı boyutunda kalmıyor, tüm bunlardan ötürü söz konusu yönetmenin zekasına hayranlığınız artmaya devam ediyor ve onun marjinal sinemasını ne kadar sevdiğinizi bir kez daha fark ediyorsunuz.
Michelangelonun da bir örneğini verdiği isanın ölü bedenini kucaklayan Meryem figüründen ismini alan Pieta, inanç ve merhamet kavramlarını da sorgularken bu şekilde dinsel atıflarda da bulunuyor. Kurtarılmayı bekleyenlerin öyküsünü, kurtarılmaya bekleyenlere anlatıyor. Duygusal şiddete maruz kalamayanlar ise bu başarılı tasvirden ne yazık ki mahrum kalıyor.
--spoiler--