bir fahişe sabaha karşı
çok seksiymişim, öyle diyor..
gülüyoruz yalanına
karşılıklı ve anlayışlı...
dalgakıranlardaki banklarda
çıkardı ayakkabılarını
bak, dedi, köprü ışıkları
siliyorlar yıldızları..
kazıyınca yaldızlarını
altlarındaki demir paslı
ateşe vermeli onları ama
her yerde yangın çıkışları....
sordum, niye sattın diye yoksulluğunu?
dedi, elimdeki sadece oydu...
niye sattın vücudunu?
daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhumu?
herkes, dedi, merak içinde
ölümden sonra hayat var mı diye
boşuna düşünürler
sanki hayat varmış gibi ölümden önce...
sevdim seni ama bir şekilde
hüzün var diye belki gözlerinde...
eğer sever gibi sarılırsan da
bu vücut sana bedava...
aslında derdim; çok gençsin daha
20'yim, dedi, ama ruhum 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı
yine de bir şey hissetmek güzel hala
bu dalgakıranda....
tek başıma bu vücutla fırlatıldıımmm bu dünyayaaa
aşk daaaa basit, pişmanlık daaaa, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşaaa, kuzgun leşeee, ben değil bu dünyaa fahişeeee.......
korkum; çığlık atan adam gibi
tablodaki, şakağımda ellerim
hep kaçarken, tek kişilik dünyayı
ben artık nasıl severim?
anladım, senin kalbin birinde
geceyle gündüz, o hep seninle
sarıldı, ağladı saatlerce
o yine işe gitmeden önce....