1997 yada 98. hakan isminde iki arkadaş mahallenin en sevilen zıpır veletlerinden idik. nerede yeni bir oyun, nerede popüler bir saçmalık alır mahalleye getirir moda yapardık herkes bizden sonra tekrarlardı. avrasya maratonunun o sene yapılacağını duyduğumuzda ikimizdede ampül parlamıştı. bide kazan kazanma sonuncuda olsan bilmiyorum şuan varmı madalya veriyolardı herkese. sırf o madalya için katılabilirdik. topladık mahalleden peşimize bi kaç kişi yarış için kayıt olma ve o göğüs numarasını almaya gideceğiz. öğrendik ki aksaray metro istasyonu içerisinde satılıyormuş. esenlerden metroya binip gittik. iki hakan, hakanın kardeşi okan, mıstık ve ismi hatırlanmayan bir kaç arkadaş daha. aksaraya geldiğimize göğüs numaralarını aldık. para çıkışmayınca üstününün tamamınıda ben tamamladım. nedendir bilmem o tayfa hepimiz için aksaray bir cennetti. esenlerde yaşıyorduk ve metroyla gidilmesi en kolay yerlerden biriydi. ne taksimi bilirdik ne eminönünü nede başka biyeri. daha bahçelievlermiş bakırköymüş avcılarmış varlığından bile haberimiz yok. varsa yoksa aksaray. birazda gezdikten sonra tekrar esenlere metro ile döndük. çok pardon düzeltiyorum, gezmedik. çünkü metrodan çıkarsak bidaha jeton almak zorunda kalacağız diye çıkmamıştık dışarı * dönerken bilenler bilir esenler dörtyoldan üçyüzlüye inen bir yokuş vardır. menderes mahallesinde oturduğumuz için o yokuşu inmemiz lazım. inerken o yıllarda o yokuş üzerinde bi manav vardı. şeytan dürtmüş olacak muz çalalım dedik. e tabiki onuda ben yapacağım. hakanın kardeşi okan mıstık ve ismi hatırlanmayan arkadaşlar manavın az aşağısında korkularından bekliyorlar hakanla bende hırsızlık operasyonu için plan yapıyoruz. hakan manavcıyı kesiyor bende muzları çalacağım. tam bi deste muzu aldım hakanla beraber aşağı doğru yardıyorum ayağım takıldı ve düştüm. yerden kafamı kaldırdığımda korkak tayfa yardırmış kaçıyor hakanda arkasına yani bana baka baka yavaş yavaş gidiyor, birden döndü ve beni kaldırdı adam tam yakalayacakken kaçmaya başladık kolkola. velhasılı kelam mahalleye döndüğümüzde herzaman toplandığımız apartman önündeki mermer merdivenlere oturduk. herkes göğüs numaralarını alıp hayaller kurmaya başlamıştıki yavaş yavaş dağıldılar. hakanla ben napolyon misali mahallenin haritasını çizmiş dünyanın kralı gibi hissediyoruz kendimizi. haritayı çizme nedemizde maratona kadar mahallede koşu antrmenları yapacağız. nereleri koşacağız neler yapacağızı düşünüyoruz. eğlence yaratıyoruz işte kendimize. hakanda öyle bir çizmiş ki haritayı görmeniz lazım. eee sonradan karikatürist ve mimar olacak adam en nihayetinde. bir gün iki gün üç gün derken zaman yavaş yavaş geçiyor bizde çizdiğimiz mahalle haritasına göre her gün koşuyoruz göğüs numaraları göğsümüzde. bir kaç gün kalmıştıki yine koşu antrmanındayız diğer arkadaşlar peşimize takıldı. mahallenin diğer piçleride canları sıkılmış olacak ki haydi sende gel hoop sizde gelin vay efendim eğlence var hakanla ben önde mahalle arkamızda koşuyoruz * bizim bir alt katımızda oturan siirtli bir aile vardı. benim yaşımda olan çocuklardan birinin adı sabri diğerinin adını hatırlamıyorum ismini hatırlamadığımda arkamızda. çocuğun tiki vardı, sürekli çiiişş çiişşş diye bağırırdı. mahalledede fenomen olmuş herkes çiiş derdi niye bilmiyorum. çekirdek yiyen adama el uzatıp sıç bakalım derdik onun gibi bişeydi herhalde. bu velet çiiiş çiiş diye bağırınca ondandır herhalde arkamızda koşan herkesin çişi geldi. kaba inşaatı yeni bitmiş bi binanın ordan geçerken hadi şuraya bi işiyiverelim dedik. tüm çocuklar girdi başladılar inşaata işemeye. ama okadar velet varki hepside işiyor binadan sidik akıcak nerdeyse. iki hakan bizde açma germe hareketleri yapıp çocukları bekliyoruz. neyse geldiler ve koşmaya devam ediyoruz. yavaş tempo koşarken birden çocukların hepsi depara başladılar. ben ne olduğunu sonradan anlayacağım salak salak '' lan gerizekalılar yavaş tempo koşuyoruz napıyosunuz '' diyorum. derken ensemden koca bir elin etimi sıktığını farkettim. bi döndüm inşaatın bekçisiymiş. her zamanki gibi herkes yine kaçtı hakan adaşım gardaşım yine yanımdaydı hiç biyere gitmedi. adama vurma abi biz işemedik diyordu. bir iki tokat yedikten sonra işimize baktık..
aslında hikaye bukadar. aklıma geldi yazıvereyim dedim. kelime ve harf hatalarımız affola. eyvallah...