bir devrimci. ulkesinin bagimsizligi, halkinin mutlulugu icin serefiyle mucadele eden.
deniz idama gidecegi gun, pencerenin karsisinda bir koltukta oturuyor. uzerinde onunla butunlesen parkasi, bogazli bir kazak, kadife pantolon ve postallari var. omuzlarindan tutuluyor. ellerinde kelepce, ayaklarinda pranga. yuzunde her zamanki inancli ifade. son kez sigara iciyor. avukatina bakiyor, "geldiginize sevindim." diyor. "infaza gidisimizi gorup, gelecek kusaklara dogru anlatasiniz diye..." cebeci mezarligi'na gomulmek istiyor, taylan'in yanina. deniz, az sonra ipe asildiginda tabureyi tekmeleyecek olan deniz, yurekli ve korkusuz deniz, "cok mutluyum." diyor. mucadelenin bitmeyecegine olan inancindan, sakince oturuyor. bir mektup yazdiriyor, ailesine son mektubunu. yusuf ve huseyin'le vedalasiyor, devrimciliginin olanca atesiyle kucakliyor ikisini de.
ayaga kaldiriliyor, cepleri bosaltiliyor. cebinde 11,5 lira var. ayaklarina dek uzanan beyaz gomlegi giyiyor. elleri arkadan kelepceli. ayagindaki prangadan kurtuluyor. deniz, postallarini baglayamadigini soyluyor, "sehpada ayagimdan dusmesini istemiyorum, baglayin." diyor. idam sehpasina yururken, cezaevlerindeki tum devrimcilere selam yolluyor.
ilmik bogazina geciriliyor. gecenin sessizliginde deniz'in sesi yankilaniyor: "yasasin tam bagimsiz turkiye! yasasin marksizm-leninizm'in yuce ideolojisi! yasasin turk ve kurt halklarinin bagimsizlik mucadelesi! yasasin isciler, koyluler! kahrolsun emperyalizm!"
son kelimesini bitiremeden ayaginin altindaki tabureyi tekmeliyor. on bes dakika sonra deniz'in nabzini yokluyorlar, atmaya devam ediyor. tam elli dakika sonra, ipten indiriyorlar. ve deniz, yureklerde bir okyanus oluyor.