64 şubat önce doğan bir yazara borçluyuz bu sayının temasını, bahsettiğim yazar evrensel dili ile doğu'yu, onun tarihini ve mistisizmini tüm dünyaya anlatan "amin maalouf"'dan başkası değil.
"geçmişin geçmiş olması için zamanın geçmesi yetmez." diyen maalouf'un eserleri genel olarak; kurgusal bir tarih anlatımından oluşmaktadır. sade ve akıcı üslubu ile tarih ve coğrafya üzerine bilgisi birleştiğinde, kitapları samimiyete kavuşmuş, sanki o dönemleri yaşamış bir kişinin anılarına dönüşmüş, tarih kitaplarının iticiliğinden uzaklaşlaşmıştır.
hikayelerinde hep barış içinde yaşayan doğulu ve batılıların vurgulanması, aidiyet kavramının çoklu olmasını savunan maalouf'un hoşgörü ve humanizm üzerine inşa ettiği evrensel düşüncesinin yazılarına bir yansımasıdır. antropoloji ve sosyoloji konularında da makaleleri bulunan maalouf, biz edebiyat ile ilgilenen kişilere, bir yazarda olması gereken temel özellik olan araştırmacılık konusunda önemli bir örnektir.
kültürler arasında kapılar açmak özellikle de doğu ile batının tam ortasında oturan bizler için gerekli, tabi önce şunu cevaplamamız lazım: yüzde kaç doğulu, yüzde kaç batılıyız, yoksa herhangi bir kültüre yüzde yüz ait olduğumuz düşüncesi ile kendimizi telkin etmeye devam mı etmeliyiz.
duyuru: önümüzdeki sayının konusu "kalem". öykülerinizi, 20 mart perşembe akşamına kadar soykuyolla@gmail.com adresine ya da bana iletebilirsiniz. (bkz: söykü dergisi sayı 17 kalem)