iş aramaktan bıkmıştım. akşamları 3. sınıf bir birahaneye takılıyor 4-5 bira içip eve dönüyordum. kaldığım ev bizim ev değildi zaten, yakın bir akrabamın eviydi. bizim evde 1 gece uyumayalı 2 sene olmuştu.
biz üç kişilik bir aileydik önceden. yani ben bu kadar içmeye başlamadan önce. bir yaz günü dostlarla bunalıp 3-4 günlüğüne denize gitmiştik. dönüşte ani bir kalp krizi sonucu babamı kaybettik. sonra annemle yapayalnız kaldık.
ben o zamanlar üniversitede okuyordum. bu duruma alışmam çok zor oldu. üniversiteye gitme vakti gelince annemle ayrılmak zorunda kaldık. aslında anneme "satalım burayı, oradan bir ev alalım beraber geçinir gideriz." demiştim. annem ben başka şehirde kalamam dedi. annemin bir çok hastalığı vardı ve evde yalnız kalmasına da ben karşı çıktım. bunun üzerine teyzemde kalmaya başladı. ben okulu bitirince de tekrar evimize döndük.
annem, aradan 2 yıl geçmesine rağmen babamın ölümünü kabullenememişti. bu da onun psikolojisini olumsuz etkiliyordu. ben geceleri, annem uyuduktan sonra, odamda ufak ufak alkolle vaftiz olmaya başladım. aradan zaman geçince bu bana yetmemeye başladı. artık büyük büyük alkol alıyordum. zamanla annemle tartışmalarımız oldu. ama annem alkolik olduğumu hiç bilmiyordu ya da bana hiç belli etmedi. ekonomik olarak rahattık. evimiz vardı, babamdan kalan emekli maaşı vardı bu bize yetiyordu.
bir gün annem rahatsızlandı ve hastaneye kaldırdık. 16 günü yoğun bakımda olmak üzere 27 gün hastanede yattı. hastane çıkışı teyzem "artık annenin durumu iyi değil, ona sen bakamazsın, onu bize götürelim." dedi. annem başta kabullenmek istemedi ama çokta ısrarcı olmadı.
ben bu arada iş aramaya yoğunlaştım. değişik internet siteleri, iş bulma kurumu derken haftada 3-4 kez iş görüşmesine gidiyordum. alkol almayalı neredeyse 6 ay olmuştu. ve ben bu durumdan sıkılmaya başlamıştım. herkes dört bir yandan ne yaptın? iş bulabildin mi? diye soruyordu. bu durum kafamı çok bozuyor, bazen birilerine patlıyordum, sonra pişman oluyordum. sanki herkes her şey üstüme geliyordu. boğuluyordum, nefes alamıyordum...
her şeyden kurtulmak için yapılabilecek tek bir şey vardı... artık iş bakmıyordum. annemle zaman geçirmek için bir haftalığına teyzemlere gittim. annem her zamanki gibi içimi rahatlatmaya çalışıyor, hiç bir şeyi kafama takmamamı söylüyordu. anneme yeterince doyduğumu düşününce geri döndüm. şarap fıçısını rüyamda görene kadar içmeye başladım. herkese önümüzdeki hafta sonu bizim eve gideceğimi ve 1 hafta gelmeyeceğimi söyledim. eve gidince sarhoş olana kadar içecektim ve bileklerimi kesip intihar edecektim. kimse benden bunu beklemezdi. telefonumun zırt pırt şarjının bittiğini herkes biliyordu. arayıp ulaşamazlarsa da sorun yapmazdı kimse. ufak bir çanta hazırladım kendime. dikkat çekmemek istiyordum. içine de eski kitaplarımı koydum. 2 gün sonra ölmem için her şey hazırdı artık. cesedime ne zaman ulaşacakları umrumda değildi. önceleri asmak istemiştim kendimi ama bulununca kötü bir görüntü olmasın, görenlerin hafızasına böyle kazınmayayım istedim.
1 gün sonra yani ben gitmeden 1 gün önce teyzem aradı ve annemin rahatsızlandığını, acilen hastaneye götürmemiz gerektiğini söyledi. tüm planım suya düştü. hemen dayımı arayıp annemi hastaneye götürdük. annem 8 gün yoğun bakımda kaldı. sonra servise aldılar. annem iyileşme sürecine girmişti. doktorlar bir kaç güne çıkabileceğini söylüyorlardı. içim biraz rahatlamaya başlamıştı. planımı iptal etmemiştim ama mecburen ertelemiştim. annem hastaneden çıkınca tekrar uygulayacaktım.
annemin hasteneye yatışının 21. günü sabah 7 gibi telefonum çaldı. arayan teyzemin kocasıydı. sanırım annemi bugün çıkaracaklar diye düşünüp açtım telefonu. acilen hastaneye gelmemi söyledi ve kapattı. ben de heralde araba lazım olacak ondan çağırıyor diye düşündüm. hastaneye geldiğimde tüm akrabalar ordaydı. annem fenalaşmış ve yoğun bakıma almışlardı. ilk şaşkınlığı atlatınca bir şeyler içmek için kafeteryaya gittik. bir süre sonra hastanenin anons sisteminden annemin adını söylediler ve yakınlarının gelmesini istediler. işte orda, o zaman eyvah dedim.
3-4 kişi koşarak gittik. doktor yakınlık derecemizi sordu. ben oğluyum dedim, sen dışarda bekle dedi. içimizde kan bağı en uzak olan enişte doktorun yanında kaldı. camın arkasında bir şeyler konuştular. enişte yanıma gelip başımız sağolsun dedi.
annemi kalp yetmezliği sonucu o gün, saat 9:30 da kaybettim. dünyada 1. dereceden akrabam kalmadı. aynı gün saat 1 de babamın yanında toprağa verdik...