Malthus ile özdeşleştirilen nüfus teorisinin özü; doğa gıda maddesi üretiminde cimri ancak insanların çoğalması konusunda cömerttir. Gıda maddeleri artışı aritmetik bir oranla (1.2.3.4 ), nüfus artışı ise geometrik bir oranla (2.4.6.8 ) gerçekleşir. Bu iki artış arasındaki oran farklılığı insanlık için bir felakettir. Açlık ve sefalet insanlık için kaçınılmazdır.
Geçmiş dönemlerdeki nüfus kontrolü; salgın hastalıklar, savaşlar, kıtlıklar gibi pozitif denetim unsurları ile sağlanmıştır. Oysa Malthusun döneminde bu koşullarda iyileşme yaşandığı için, nüfus artmaktaydı. Malthusa göre pozitif denetimle ölüm oranının artması, önleyici denetimle doğum oranının düşürülmesi nüfus hızını yavaşlatacak temel unsurlardı.
Malthus, ingilterede uygulanan sosyal yardım sistemi Fakir Fukara Yasasına karşı çıkıyordu. Çünkü bir sosyal yardım sistemi gıda üretimini arttırmadan nüfusu arttırırdı. Malthus tunç kanununun da geçerliliğine inanıyordu. Tunç kanununa göre, işçiler sürekli olarak ancak geçimlerini sağlayacak yaşam koşullarına razı olmak zorundadır. işçilerin asgari geçimlerini sağlayacak düzeyin üzerine çıkmaları halinde, bunun nüfus artışını teşvik edeceği ve buna bağlı olarak artan emek arzının ücretleri tekrar asgari geçim düzeyine indireceği ileri sürülür.
Batılı ülkelerde, Malthusun nüfus artışı ve ücret değişimleri arasındaki ilişkilerle ilgili yapmış olduğu felaket tahminleri bugün doğrulayıcı kanıta sahip değildir. Söz konusu dönemde Malthusyen Felaket in uluslar arası uzmanlaşma ve dış ticaret yoluyla aşıldığı ve ingilterenin bu tehlikeyi, endüstriyel ürünlerle desteklediği dış ticaret gücüyle aştığı ileri sürülür. Oysa Mallthus teorisinde teknolojiyi sabit kabul etmiştir.