ibretlik bir anıya sahip paşamız.
--spoiler--
Yıl 1953… Bir nakliye
gemisiyle Kore’ye
gidiyoruz. Bizim
koğuşlardan şikayet
ediliyor; sigara içilmekte,
yerler kirletilmekte, hatta
yataklar, çarşaflar
yanmaktaymış. Durumu
inceledik, hatanın yerleşme
düzeninde olduğunu
gördük. Bizim asker
koğuşlara bölük bölük
değil, rastgele dağıtılmış.
Kadro ve gemi planına
göre, hepsini yeniden
yerleştirdim. Baktım düzen
bir anda kuruldu. içim
rahat, kamaramda sırtüstü
uzanmış kitap okuyordum.
Kapı vuruldu ve bir
Amerikalı yarbay girdi:
- Bu kadar kısa zamanda
duruma intibak eden başka
bir birlik görmemiştim,
tebrik ederim, dedi. Ama,
sizin de bir eksik yanınız
var.
- Ne gibi, dedim.
- Bir ibadet yeri
ayırmadınız!
işaretine baktım,
karşımdaki bir papazdı.
Bizim imamımız son
kafileyle gelecek. Kısa
kesmek istedim:
- Biz Müslümanız dedim,
seferî iken ibadetten
muafız.
Papaz yarbay, bir duraladı.
Sonra, Kur’an-ı Kerim’in
seferilikle ilgili ayetini, hem
de Arapça söyleyerek,
ibadetimize mani bir hal
bulunmadığını izah etti.
- iyi ama yer yok, dedim.
Ertesi sabah, hiç
unutmuyorum bayramdı.
Bayram namazını, papaz
yarbayın kaptan köşkünün
önünde, yerlere yeni
battaniyeler çivileterek,
branda bezinden adeta çatı
örerek hazırlattığı portatif
camide kıldık.
..
--spoiler--