sovyetlerin dağılmasından sonra ne yapacağını şaşırmış bir ermeni köyünde yaşananları konu alıyor.
aham şaham bir film değil. lakin dram türü film sevenler için seyretmelerini öneririm.
gereksiz yere çok fazla sahne uzatılmış. bitse de gitsek moduna giriyorsunuz bazı yerlerde. ama gidemiyorsunuz.
çünkü bazı sahneler kurtarıyor filmi.
görüntü kalitesi düşük bir şekilde izlediğim için teknik açıdan yorum yapamayacağım bu sefer filmle ilgili.
kürt yönetmen hiner saleem iyi iş çıkarmış, lakin filmin sonunu bir türlü bağlayamamış. o da kararsız kalmıştır eminim napsak napsak diye..
bazıları filmde dolaşan kürdistan haritasından oldukça rahatsız olmuş. bu eleştirilere katılmıyorum. bir propaganda sezinlemedim ben şahsen. (hele ki kimi ermeni soykırımıyla ilgili bir şeyler var yazında iyice sorguladım kendimi aynı filmi mi izledik acaba diye)
filmde konuşulan kürtçe, güneydoğu bölgesinde veya ırak kürdistanı'nda duyabileceğiniz kürtçe den farklı. (bkz: ermenistan kürtleri)
sürekli bembeyaz bir kar ve arkada bir dağ fonunda çekilen film sıcak evimde bile beni üşüttü lakin film içimizi ısıtmayı başardı. (demin yönetmen iyi iş çıkarmış derken bunu demek istemiştim aslında)
sovyetlerin dağılmasıyla ilgili konuya hakim olmaya gerek yok filmle ilgili. bunu da belirtelim.
pek tabi müziklerine değinmeden olmaz; otobüs şöförü abimizin tombe la neige ı söylediği sahne nemli gözlerle izlediğimiz bu filmde yüzümüze koca bir gülümseme yerleştirdi.
mutlaka izlenmesi gereken bir film diyorum özetle. bahman ghobadi filmi kadar ağlamaklı da değil hem.