böylesi bir söylemi ayar şeklinde nitelendiren kişiyi kör olmaya davet etmek uygun bir yaklaşım olur kanısındayım. ayarın alası o olurdu. bu acımasızlığı ayar yakıştırmasıyla tasdik etmek en naif ifadeyle vicdansızlıktır, sadistliktir. bu kadar da belaltı vurmamak lazım, burada yumurta yağdırılan devlet adamları değil mevzubahis olan; görme engelli bir vatandaş. ortada en ufak mizahi bir unsur yok, bu konularla dalga olmaz, sonra o ayarı yiyiverirsin maazallah!
diğer taraftan, ince bir haber analizi yaptığımızda acımasız, diskriminatif ve bakan koltuğunun ağırlığıyla örtüşmeyecek kadar niteliksiz bir söylemle karşılaşıyoruz. sen islami tandanslı* bir şahsiyet olarak, Rab dediğin varlığın yarattığı bir canlıyı 'kör olmakla suçluyorsun', 'hem körsün hem de işin var' diyorsun. ya sen islamı hiç anlamamışsın ya da masken suratına güzel oturmuyor. biz tasavvuf ve islam dendiğinde yunus emre'yi, mevlanı'yı biliyoruz*.
satır aralarında neler var bu söylemin:
-arkadaş bir kere sen diğer vatandaşlarla aynı kefeye koyma kendini; gözün görmüyor sonuçta, körsün.
-bu kör halinle sana büyüklük yapıp iş vermişiz, dolayısıyla isyan etme. Haline şükret işsiz de olabilirdin.
-iş bizim köy bizim, tepemi attırma o işten de olma.
-kapitalizm böyle birşeydir; eksik ya da engelliysen devre dışı kalırsın, kalmalısındır.
gelişen sorular:
vatandaş, 'körüm ve neyse ki işsiz değilim' diye neden şükretsin. bu nasıl bir kandırmaca, bakan bey kendi çiftliğinde mi çalıştırıyor o adamı, babasının bakkalında mı iş veriyor. bu görme engelli vatandaşın çalıştığı işi, ekonomiyi, devinimi yaratan Recep Akdağ'mı yoksa yarış atı gibi koşturulan Türkiye halkı mı! Bakan adaletli bir dağılım olması için aracılık eder sadece, ya da etmelidir olması gereken budur.