hava yağmurluydu. ıslak sokaklarda yalnız başına evine doğru yürüyordu. sokaklar onun ayak sesleri ile yankılanıyordu. dert ortağı kaldırımlar sokaktaki sakinliğin tadını çıkartıyor ve mutluluktan ağlıyordu. yağmurlu havayı oldu olası sevmişti. sonunda evine vardı. kapıdan girer girmez odasına gidip üstünü değiştirdi. her zaman yaptığı gibi televizyonun karşısına oturdu ve rastgele bir kanal açtı. kalkıp bir kitap aldı ve okumaya başladı. televizyona bakmıyordu bile. onun için televizyon yalnızlığını örten bir araçtı sadece. ee ne sıkıcı işmiş hikaye yazmak...