öncelikle bu zaat-ı muhterem nedir neye benzer onu anlatayım. bir altmış boylarında esmer vasatın biraz altında yakışıklı olan 20 23 yaşlarında muhtemelen askere gitme arefesinde yada gidip gelmiş bir erkek bu muhterem. hayatını bir gözden geçirse oturup ağlayacak türden belki de. yaş olmuş bilmem kaç pidecide pide servis eden bir elemansın işte dostum ben sana daha ne diyeyim.
final dönemi malum akşama doğru uyandım. evde bir şeyler hazırlayıp yeme zahmetine katlanmamak için her zaman gittiğim pideciye gideyim de ufak çaplı da olsa bir kahvaltı edeyim dedim. akşam üzeri tabi ortam kalabalık oturacak yer bile zor buldum. neyse oturduk bir yere geldi bu eleman ne istersiniz diye. iki kıymalı lütfen dedim. sonra anlamadığım bir şeyler söyledi ve kendi yaşlarında orada çalışan bir elemanla gülüşmeye başladılar. ben de meraklandım ve bana bir şey mi söylediniz acaba diye sordum. yok dedi yine gülüşmeye başladılar. anladım ki kendi çaplarında benle dalga geçiyor bu yaratıklar.
kafa bi milyon zaten zor algılıyorum etrafımda olan şeyleri bir de bunların böyle davranması canımı sıktı. tam kalkıp patronlarına bunları şikayet edecektim ki aklıma bir şey geldi.
lan dalyarak şimdi ben kalkıp da seni patrona şikayet etsem o da seni dükkandan kovsa iyi mi olacak. azar işitsen en azından o yaşında utanmayacak mısın. yaşın kaç olmuş hala bir sikime yaradığın yok. üç pide ikisi peynirli bir patates demekten başka. ekmek yediğin yerdeki müşterilerle dalga geçmek sana mı kaldı. ben şimdi bir daha oraya adımımı atmam mesela bunun hesabını kime nasıl vereceksin. aldığın üç kuruş maaşından da olmamak için müşteriye insan gibi davranmayı ne zaman öğreneceksin. benim yerimde başkası olsa da bunları düşünmese ne bok yiyeceksin.
son olarak da sen bu kafayla gidersen bi sikim olamazsın ama şükret ki senin düşünemediğin şeyleri düşünebilen insanlar var.