evet belki fazlasıyla meraklı, çok konuşan, bilmiş ve sinir olunası teyzelerdir.
ama bir kez başka bir açıdan düşünsek, hangimiz yolda yürürken rasladığımız bizi ilgilendirmeyen şeylere burnumuzu sokarız. (bazı istisnalar var tabii, kayıtsız kalınamayacak haller hariç)
bu etrafla ilgilenme hali; yaşlılığın güçsüz bir bedene mahkum ettiği, gençken sahip olduğu ilgi ve meraka hala sahip olan ve bunu yaşanmışlık deneyimi ile de güçlendirmiş bir insanın, hayata tutunma çırpınışları olamaz mı?
bu insan, bir zamanlar senin benim kadar dinç, güçlü, dediği dinlenilir, saygı gösterilir bir insan değil miydi? şimdi bu halden emekli olduğunu kabul etmesini beklemek biraz acımasız değil mi?
evet, belki kendi yaşlılığıma yatırım yapıyorum, ama madem biz kendimizi daha yetkin görüyoruz, bu duruma hoşgörü göstermek de bize düşmez mi?
hem bazen ummadığın bakış açıları ve deneyimlerle zenginleşmekte mümkün. en kötü olasılıkla kaybedeceğin biraz zaman. ama bir insanın kendisini iyi hissetmesini sağlamak da bir kazanım değil mi?
evet, ben bilirim edası sevimsiz, ama aynı hissi, çocukken büyüklerin buyurgan davranışlarına karşı da hissetmedik mi?
özetle, aşırı bağnaz bir tutum sergilemedikleri sürece ben sabırla dinlemeye çalışırım.