eğer uzun yoldan dönüyorsam kozlu sahilinden zonguldak'ı gördüğüm anda ağlayasım gelir. ilk önce deniz görünür, sonra yemyeşil dağlar, gece ise ışıl ışıl tepeler... fakat şehrin merkezine yaklaştıkça ttk nın artık kullanmadığı fakat yıkmaya kıyamadığı lavuar tesisleri gri rengiyle insanın midesini bulandırır -aldığım bir habere göre yarısı yıkılan tesislerin diğer yarısı da yıkılacakmış-. küçük şehirdir fakat pahalılığıyla insanı canından bezdirir. ttk işçilerinin maaş aldığı günler çarşı, pazar, manav vs her yer pahalılanır *, ama her şeye rağmen ekonomisiyle devletten yardım almayan, kendi kendine yetebilen nadir kentlerdendir. ulaşımı kolaydır, her yerden çarşıya en geç 10 dakikada ulaşılır. gece hayatı bomboktur, sosyal değildir. gerek zonguldak gerek kozlu sahilindeki cafeleri güzeldir. oraları da üniversite gençliği parseller, hafta sonu gittiğinizde eliniz böğrünüzde 1 saat yer beklersiniz. neticede memleketimdir, en rahat soluk alıp verebildiğim, kendimi babamın yanımdayken hissettiğim rahatlığı verendir.