bir sihirbaz gibi peleriniyle karşılar saksağan bizi metalik yeşil siyah ve beyazı bütünleştiren tüyleri sek sek zıplayan neşeli bir kuştur. en az papağanlar kadar sesi taklit edebilen o berbat sesine rağmen kendinden hiç gocunmayan kargagillerden bir cinstir aynı zamanda sesinin nedenini tahmin etmemek zor değil. parlak şeylere ilgili bu kuşlar bulduklarını yuvalarını götürüyorlar bu yüzden de pek çok insanın saksağanları takip ettiği söylenir altın mücevher bulabilmek uğruna. saksağan gibi umursamazca zıplamak sekmek istiyor insan insanlardan kaçmak kimi zamanda özgürce dolaşmak. doğa işte iyisiyle kötüsüyle bize her şeyin örneğini çarparcasına gösteriyor kozmik rüyanın bir parçası saksağanlar bile insanın ne denli bağımlı olduğunu hatırlatıyor. o kuş özgürlüğe uçarken neşesinden her daim bir şey eksiltmezken biz karamsarlığa bırakmışız kendimizi.