amour

entry78 galeri video3
    43.
  1. 2013 en iyi film Oscar adaylarını izliyoruz: AMOUR - Michael Haneke...



    Amerikan sinemasındaki gibi, ilgiyi canlı tutacağım diye bin takla atan bir sinema değil bu.

    izlemeye niyetin varsa, izle; yoksa güle güle diyen bir sinema…

    Kısa sekanslar; sürekli 'cut'larla açı ve konum değiştiren kameralar; bu filmde hiç aramayın; YOK…



    Yönetmen, kamerayı bir açıya ve konuma yerleştirdikten sonra, sahne boyunca sabit tutuyor; sanki çıplak gözle olaya tanıklık yapıyormuşuz gibi.

    Peki böyle bir filmin SEYiR KEYFi olabilir mi? Gerçek hayat gibi, durgun, durağan bir akışa tanıklık etmek, seyir keyfi verir mi?

    Alman Michael Haneke'nin, en iyi film Oscar adayı Amour filmi, tam da böyle bir film; - sizi bilmem --- bana ve eşime seyir keyfi verdi.

    Durağanlık iyi bile: izlerken zihin oyunları oynamanıza izin veriyor; daha doğrusu zihninizi harekete geçiriyor.

    Babam felç geçirmiş; yüzde 60 sağlığına kavuşmuştu; arkasından annem felç geçirdi: Yüzde 70'i GiTTi. Konuşma yok; sağ tarafta ne kol ne de ayakta hareket yok.

    Anneme, bir bakıcı tuttuk. Ama babam, kendisinden hiç beklediğimiz şekilde, anneme öylesine bir bakım gösterdi ki; biz çocuklarının gözleri yaşardı.

    Film, kendilerine zor bakan 80'lik karı - kocanın (Kadın felç geçirip, sağ tarafı tutmaz hale gelince) hallerini anlatıyor.

    Filmin 'güzel' tarafı; sanki karı - kocanın hiç farkında olmadığı bir gözün, bizim gözümüzün, evin içinde onları gözetliyor gibi olması.

    Bu gözetleme, 'yaşlılık hallerimizi' düşünme ihtiyacını da harekete geçiriyor: O halde kendimizi hayal ediyoruz ki, iyi bir egzersiz…

    Film, Türkiye'de 28 Aralık'ta gösterime girmiş ve KOCCA Türkiye'de, sadece 3 (yazıyla üç) sinemada gösterilmiş. http://gundem.milliyet.co....2013/1655420/default.htm

    istanbul’da Altunizade ve Beyoğlu’nda; bir de Ankara’da… Toplamda filmi izleyen kişi sayısı 10 bin 577.
    0 ...