zor bulunan ve talep görmeyen kitapları artık kitapçılardan bulmak çok güçtür. bunun için internet kitabevleri biçilmiş kaftandır lakin bu tanıma cuk oturan sitelerden biri maalesef d&r değildir. neden maalesef dediğime gelince aydın doğan'ın hısımı filan değilim. bilakis hasımlığa daha yakın olduğum söylenebilir ama yinede bir eşeklik edip zor bulunan iki kitap için sipariş verdim bir kere... eee tabii olarak sonrasında hızlı bir şekilde kitapların elime geçmesini bekledim. bekledim. bekledim...
sonunda ne mi oldu? sağ elimde; sol elimin işaret ve orta parmaklarını avuç içine doğru kırılmış birde arasına baş parmağımın dikine bir hareketle bu iki parmağı delerek şapkadan çıkan tavşan gibi sırıttığını fark ettim.. cüretkar sol elimi sağ elime alalı henüz birkaç gün oldu ama hevesim kursağımda kalmazdan önce tam bir ay boyunca ha geldi ha gelecek deyu bekledim durdum. ulen madem kitaba ulaşamayacaksınız, ne diye insanı heveslendirip stokta varmışcasına sipariş alıyorsunuz? topsunuz oğlum! bir ay boyunca d&r sayfasında f5 yapmaktan orta parmağımın çapraz yan bağları zedelendi..
ama güzel şeylerde olmuyor değil. (iki olumsuzdan bir olumlu çıkartma çabaları. değer mi? değer..) d&r müşteri hizmetlerinin o sizi sarıp sarmalayan ve akşama bende kalalım diyecekmiş hissiyatını sapına kadar yaşatan naif ve sevecen ve yanakları al al ve dudakları bal bal ve öhööm... allah sizi inandırsın; (yoksa kimse yemez bende biliyorum) ilk on gün sonunda her gün üç defa d&r müşteri hizmetlerini arayarak, baya baya buradaki ablalarla geyik yaptık. şimdi kendimi red bull sponsorluğunda atmosferden başarısız bir atlayış yapan ve kaybolup yere düşmeyi bekleyen bir geri zekalı gibi hissediyorum..
yani anlayacağınız umutla ve iştiyakla bir ay gıkınız çıkmadan beklersiniz efendim. sonunda elinizde kalan bir tutam umut ve sol elin adaba mugayir hareketi olur..