amour

entry78 galeri video3
    41.
  1. yeni yılın ilk günü. izinliyim. uzun zamandır beklediğim filme haneke’nin amour filmine gitmek için internetten sinema seanslarına baktım. kızılırmak sinemasında yok.(üzüldüm, benim için değerlidir kızılırmak). büyülü fenerin on iki kırk seansına karar kıldım. yine de emin olmak için sinemayı aradım. malum yılbaşı sabahı açık olmayabilir. telefonu açan kızın sesinin canlılığına şaştım kaldım. belli ki dün gece dağıtmamış. o da benim gibi evinde girmiş yeni yıla, sıfır alkol bol kahve. ne garip kızın dolgun ve canlı sesi kendime gelmemi sağladı. ilk seanslar on iki otuzda başlıyormuş. eh zaten benimki on iki kırk.

    yılın ilk günlerine özgü bir hava vardı dışarıda. sokaklar bile akşamdan kalmaydı. perdelerin ardında yeni yıla umutla girmiş insanlar uyuyorlardı. belki üç beş lira isabet etmişti biletlerine, belki sevdikleriyle girmişlerdi yeni yıla. ya da mutsuzdular, her yıl oldukları gibi…
    bindiğim belediye otobüsü pekte dolu sayılmazdı. normal.

    otobüsten inip doğru sinemaya gittim. düşündüğümden fazla insan vardı, kızılırmak sinemasında koca salonda tek başıma onlarca film izlemiş biri olarak hayli garipsedim bu kalabalığı. gişedeki kızdan biletimi aldım. salon bir, h sırası sekiz numara on dört lira. kıza dikkatlice baktım telefondaki sesin sahibi mi diye, değildi. dışarıda bir sigara yaktım. içeri kafeye girdim. bir su ve crunch, üç lira.

    salondaki yerime oturup nereden geldiği belli olmayan klasik müziği dinlemeye başladım. salonun beşte biri doluydu. derken orta yaşlarının sonunda neşeli bir çift yanıma yaklaştı; galiba bizim yerimize oturuyorsunuz dedi. sekiz numara dediler ama dedim. kadın; bize de sekiz dediler dedi. burası h sırsı değil mi. yok ı burası dedi adam. bozuldum ama belli etmedim, özür dileyip kalktım. bir ön sıraya oturdum, arkama baktım kalktığım yere değil de iki yana oturmuşlar. ah şu insan soyu!!
    sonra ışıklar karardı, reklamların gümbürtüsü doldu kulaklarıma… biraz sonra da film başladı.
    film bitip yazılar akmaya başladığında insanlar kalkmaya başladılar. kalkarsam eğer bozacaktım büyüyü. işte hayatımın sonuna kadar burada oturmalı, son nefesimi burada vermeliydim. haneke; hayat düşünemeyeceğiniz anca yaşayabileceğiniz kadar acı diye bas bas bağırmıştı kulaklarıma. yavaşça doğruldum. ağır adımlarla çıktım sinemadan, gün ışığı gözümü aldı. montumun yakasını kaldırıp sokak boyu yürümeye başladım. hatay dürümcüsünden tavuk dürüm alıp yürümeye devam ettim, oturursam eğer, durursam bir daha gidemeyeceğimi hissettim. sonuna kadar gitmeliyim diye düşündüm. artık aşkın ne olduğunu bildiğime göre şu belediye otobüsünün altında can verebilirdim. yapamadım. yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm…
    2 ...