evet, ilk söyleyeceğim şey budur, son zamanlarda da hep böyle olmuştur. çekilen 10 filmin neredeyse 9'u postmodern kalmaktadır. keza kitaplar da öyle..
canım arkadaşım,innaritum benim... bak o kadar bilgilisin, kültürlüsün, entelektüelsin, emek vermiş koca bir film çekmişsin, ama kendi fikrini belirtmemişsin be arkadaşım? tamam, anlatılan hikaye ve mesaj güzel, yanlış şeyler yapılıyor, biliyoruz da, yarım bırakmaya, sadece genel geçer bir bakış açısıyla film çekmeye ne gerek var allasen? kendi fikrin olmadıkça, "aslında şöyle olmalıdır, ya da aslında böyle olmaktayken olmamalıdır" diye elle tutulur bir fikir belirtmezsen bu ne kadar sanat sayılır? yapmayın böyle şeyler, yeter artık aaa.. ben sıkıldım siz sıkılmadınız be..
her neyse.. film güzel film. dediğim gibi, postmodern yaklaşmasa çok güzel film.. anlatılan konu öyle ahım şahım özgün değil ama özgün bir yerden yakaladığından özgün de sayılabilir. güzel film işte..
gelelim izleyenlerle sohbete...
--spoiler--
aslında bütün film, en sonda japonya'daki haber bültenini sunan spikerin söylediği şeyden ibarettir:
"ve amerikalılar mutlu sona ulaştı..."
fas... iki çocuk.. bir zamanlar hepimiz çocuktuk.. türlü denyoluklar, türlü fırlamalıklar yapmadık mı? yaptık.. ha onlar gibi de yapmadık elbet ama, diyorum ya, ikisi de çocuk.. çocuk işte, ne bilsin? aklı erer mi böyle şeylere sanki? bir de tabi dağda bayırda, keçi otlatarak büyütmüşsen, farklı dünyalar ve farklı yaşamlar görmemişsen malesef ki kendini de geliştiremezsin, daha da çocuk kalırsın.. demek ki neymiş? bu kurşunu atanlar, çocuk bile sayılmayacak yaşta iki küçükmüş..
bu kurşun atıldıktan sonra ne olmuş peki? abd hükümeti devreye girerek, ilan edilmesi gerekenleri terörist yahut şüpheli ilan etmiş. sonra da vatandaşını korumak için gereken her şeyi yapmış. terörist olduğu gerekçesiyle küçük bir çocuk öldürülmüş, -ki bizde de örneği vardır; (bkz: uğur kaymaz)- birkaç masum insan evire çevire dövülmüştür. bu masum insanların ne olup bittiğinden dahi haberi yoktur. devlet gelip dayak atmıştır, onlar da yemiştir.. olay budur..
bu saatlerde meksika'da bir düğün yapılmaktadır. bu düğüne fas'ta vurulan kadının çocuklarına bakan kadın da gidecektir, çünkü oğlunun düğünüdür. çocuklara bakacak kimseyi bulamadığından mecburen onları da yanına alarak meksika sınırını geçer. düğün yapılır, biter.. geri dönüş yolunda, sınıra vardıklarında anneleri "teröristler" tarafından vurulan iki çocuğu gören görevliler araba üzerinde sıkı bir arama yapar. bu esnada arabanın şoförü olan matrak ve fırlama gencimiz de polisle şaka maksatlı olarak hafifçe dalaşır. fakat işler ciddidir. polis kendisine ciddi anlamda kötü davranmakta, resmen bir kaçak yahut terörist muamelesi yapmaktadır.
tabi bunun sebebinin kendisinin şaka yollu dalaşmaları olduğunu düşünen, işin aslından haberi olmayan gencimiz de inada bindirir ve gazı kökleyerek kaçmaya başlar.. sonrası bellidir işte.. kadın yakalanır, sınırdışı edilir..
burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da, kadın yakalandıktan sonra karakolda polisin, çocukların babasının aranmasından sonra babanın çok kızdığı fakat "lütfederek" mahkemeye intikal ettirmeyeceği yönündeki bilgi aktarımıdır. kadın buna da elbette teşekkür etmiştir. oğlunun düğününde oğlunun yanında olmaması, bir amerikalının çocuklarına birilerinin bakmasından daha önemli değildir, hatta yanında lafı bile edilemez!
düğün iptal edilip tekrar yapılsın diye de bir teklif gelmişti, düğünde görülüyor ki 1000'e yakın insan var.. nasıl iptal edilebilir düğün?
her neyse, sonuç olarak hiçbir şeyden haberdar olmayan bir grup insan da meksikada terörist yahut suçlu konumuna gelmiştir.
tüm bunlar yaşanırken japonya'da bir kız da cinsel ilişkiye giremediği için hayata küsmüştür! o da o denli önemlidir elbet! (kızın sorunları olduğunu biliyorum, ama o denli büyük sorunlar mıdır? elbette hayır..)
sonuç olarak, spikerin de dediği gibi, amerikalılar mutlu sona ulaşmış, her şey çözülmüştür.. mesele aslında bu kadar basittir.
bir de meksikanın meksikalılarla dolu olmasından dolayı tehlikeli olması durumu vardı ki gerçekten güzel bir espri ve tespit idi.. o da aslında filmi özetleyebilecek bir cümle..
--spoiler--
eveeet, işte böyle.. bir film eleştirisini daha postmodern filmlere bir son verilmesini dileyerek bitiriyorum efendim, iyi seyirler..