kendisini güçlü bir konumda göstermek için illa da bütün türklerin temsilcisiymiş gibi konuşan hasta.
"ırkçı" ile "türk"ü de eşitleyen bir yapı var iki omzunun ortasından yükselen yuvarlağın içinde.
peki bir ırkçı zor durumda kalıyor diye, mensup olduğu ırkı tümden "ırkçı" ilan etmek salaklığına düşecek kişiler miyiz? elbette hayır. bunu yaptığımda en başta kendimi bu hastalıkla dünyaya gelmiş biri ilan etmiş olurum.
neymiş? "bir ulusun dinlediği müziğe karışacak kadar faşistmişim." bir ulus jimmyleri janisleri dinliyor öyle mi? vay anam vay. adamın kendini savunmak adına işkembe-i kübrasından salladığına bakın. valla keşke öyle olabilseydi be tosunum. bana kalsa, bize kalsa bütün memleketin köyünde kasabasında aynı anda hem hacı taşan'ı hem dvorak'ı, hem apaşlar'ı hem queen'i dinleyebilsin halklarımız. ama bunun önünde başta senin "milli ve manevi değerler"i korumak uğruna bütün ülkeyi gericiliğin ve cehaletin alacakaranlığına atmış olan devletin duruyor.
yamamaya çalıştığı şeylere bakın bir de, orta asya'da kullanılan çalgılardan yola çıkarak rock müziğin doğuş hikayesini bizlerle paylaştı haspam. yani neymiş aslında? jim morrison dinlerken bile, aslında öncülü türk olan çalgılardan çıkan seslermiş bizi mest eden. yani nooldu böylece? bağlantıyı koparmamış olduk, atalarımızın müziğini dinliyor olduk.
türk kültürüne rock müzik aykırıdır demedik, yabancıdır dedik. ama karşımızda yalanla barışık bir yaşam formu var. oluyor böyle şeyler. neyse.
bir de, konserlerinde abd ve ingiliz bayrakları asılı olduğuna dikkat etmedim ama, bu doğruysa yine sen "kafası karışık" olansın be tosun. amerikalı mısın? ingiliz misin? bu bayrakları görünce rahatsız olması gereken ben değilim ki? kendi ülkelerinde astıkları sürece bir sorun yok benim için. buna da neyse.
biz komünistler tosun kardeş, insanın da doğanın bir parçası olarak sürekli değişim içinde olduğunu söyleriz. aynı şekilde insanların bir araya getirdiği toplumların, yani ulusların da. ve tabi ki ulusların kültürleri de bu değişim yasası gereği, durağan şeyler değildir. başka başka uluslarla etkileşim içine girerler. zamanın ruhu denen şeyle değerler değişir, gelişir. uluslar belki kendi içlerinde bir kültür devrimiyle eski olan herşeye bir reddiye bile yaparlar. velhasıl, bu kafaya sahip insanlar olarak bizler "evrensel"izdir. "şu müzik şu ulusa aykırıdır, dinlemezler, yapamazlar" filan gibi mal beyanlarını bizden değil, yine senin meslektaşlarından duyarsın. demek istediğim, bir insanın hem ırkçı olduğunu iddia edip, hem de ırkının kullandığı dilin dışında bir dille icra edilmiş, ırkında hakim olan değer yargıları ve kültürel kodlarına yabancı bir müziğin hem de hayranı olması, çelişkidir.
ulan ne kadar "ırk" kelimesi geçti yazımda yahu. gidip ağzımı çalkayayım.