adrien brody'nin oldukça sahici ve mükemmel bir oyunculuk sergilediği film. böylesi bir konuyu ancak bu kadar kuvvetli bir oyunculukla anlatabileceğini bildiğini düşündüğüm yönetmen, sanırım bu film için en doğru aktörü seçmiş.
--spoiler--
sokakta fahişelik yaparak hayatını kazanmaya çalışan küçük kızla olan diyaloglar, sonrasında aralarında gelişen şefkate dayalı dostluk, filmi muhakkak ölmeden önce izlenmesi gereken filmler arasına koymakta. birazcık insansak ve insanca yaşama inanıyorsak çocuk sahibi olmadan bunu çok iyi düşünmemiz gerektiğini gösteren bir film. ailesi tarafından yaralanmış gençler, bu gençlerle baş edemeyen eğitimciler, sistemin genç insanları nasıl birer canavara dönüştürebileceği ya da intihara kadar sürükleyebileceği filmde sıra dışı bir çabayla anlatılmaya çalışılmış. son sahnelerde ise göz yaşlarını tutamıyor insan. meredith adlı genç kız herkese ve her şeye duyduğu öfkenin ve içindeki acının intikamını, kendini çok acaip bir şekilde intihar ederek alıyor. baş roldeki yedek öğretmenin, birhan keskin'in dilinden ifade edersek hava aldıkça ağrıyan dişi var. dedesini affetmeyi başarabilmiş, ama benzer acıları genç insanların yaşamaması için kendisine belli bir hayat misyonu edinmiş ve bundan da taviz vermeyen sağlam bir karakter. otobüste düşünürken ağlayabilen bir adam. özellikle kitapların iyileştirici gücünden, ruh sağlığımızı ve sağlıklı düşünme yetimizi korumadaki rolünden bahsettiği ve öğrencilerine okumayı salık verdiği sahne son derece etkileyici.
--spoiler--