sana hiç laf söyletmiyorum
mesela, birisi beni hiç sevmediğini söyledi değil mi
(bu ben de olabilirim)
onu hemen oracıkta öldürüyorum
(sonra isa geliyor, biraz mırıldanıyor ve..)
çocuklarla çok iyi anlaşıyorum
onlara günün birinde delirirsem sakın beni
taşlamayın diyorum
onlar da hemen söz veriyorlar
(ama çocukları bilirsiniz, onlara pek de güvenemiyorum)
çok yakın bir arkadaşım var
(adının ne olduğunu hala bilmiyorum)
bazan oturup birlikte içiyoruz
ona her seferinde kendine bir kız bul artık diyorum
(nedense o da bana aynı şeyi söylüyor
tuhaf bir durum, kabul ediyorum)
şarkı söylemeye çok utanıyorum
(bütün yüzler bana çevrilecekmiş gibi geliyor)
çok istersem, biraz gitar çalıyorum
perdeleri çekip deli gibi dansediyorum
(kapı da sımsıkı kapalıysa)
insanlar durmadan konuşuyor
(ben kesinlikle cevap vermiyorum)
Başkalarının bu kadar akıllı oluşuna şaşıyorum
Nasıl olup da her şeyi biliyorlar
(bense hemen hemen hiçbir şey bilmiyorum,
buna da ayrıca şaşıyorum)
aynaya pek sık bakmamaya çalışıyorum
(söylemiştim, epeyce borcum birikti kendime)
ya da belki ismimi sorar da bilemem diye korkuyorum
(yanlış hatırlamıyorsam bundan da biraz söz etmiştim)
ben de saçlarımı el yordamıyla tarıyorum
tıraş olmak içinse berbere gidiyorum
(tahmin edersiniz, aynaya sırtımı dönüyorum)
canım seni görmeyi çok isterse
oturup bir resmini yapıyorum
(sana benzetebildiğimi pek söyleyemem)
sonra kendime bir votka hazırlayıp
sana annabell leeyi okuyorum
(bu şiirde ne buluyorsun hiç anlamıyorum)
dışarıda yağmur yağmıyorsa acayip bozuluyorum
oturup ilyadayı ezberlemeye çalışıyorum
o sırada telefon falan çalarsa
kesinlikle cevap vermiyorum
bazan canım gerçekten sıkılıyor
o zaman kendime biraz içki koyuyorum
ışıkların hepsini kapatıyorum
ilk yudumu hep senin şerefine içiyorum
(bir keresinde unutmuştum bunu, saklamıyorum)
o gün seninle karşılaşmışsak
mutlaka oturup bunu not ediyorum
(üzerinde ne vardı, gülümsüyor muydun)
eğer birini sana benzettiğimi fark etmişsem
yazdıklarımı hemen o an yırtıyorum
bazan bütün gün şiir okuduğum oluyor
(kan dolaşımım biraz hızlansın diye)
örneğin bu sabah aynı şiiri yirmi defa okumuşum
(yine de ezberleyemedim, işte buna çok içerliyorum)
o gün günlerden Cuma'ysa
mutlaka biraz gülümsüyorum
en güzel giysilerimi giyip sokağa çıkıyorum
kızın biri şöyle alıcı gözle bakarsa bana
bu iş bu kadar deyip evime dönüyorum
(yanlış anlamayın, bunun pek sık olduğunu savunmuyorum)
bazan eski günlüklerimi karıştırıyorum
her seferinde kendime hayret ediyorum
ne acayip bir adammışım ben diyorum
(sanki şimdi çok normalmişim gibi)
yine de kendimi bir şekilde bağışlıyorum
sokaklarda hızlı hızlı yürüyorum
ya birisi bana saati sorarsa, ya biri el ilanı falan uzatmaya kalkarsa,
(böyle şeylerden pek hoşlanmıyorum)
ama bir tatlıcıya rastlamışsam
mutlaka girip oturuyorum
ne yiyeceğime bir türlü karar veremiyorum,
bir iki saat öylece oturup düşünüyorum,
sonra da hiçbir şey yemeden kalkıyorum,
(bana sorarsanız, böyle olacağını daha baştan biliyorum)
kendime biraz mesafeli davranıyorum
belki de fazla şımartmak istemiyorum
örneğin her sabah günaydın derim kendime
ama bazan söylemeyi unutmuş gibi yapıyorum
insanlarla kavga etmemeye çalışıyorum
biri bana vurmuşsa başkasına benzetmiş olmalı diyorum
bir süre bunu itiraf etmesini bekliyorum
etmiyorsa adam sen de deyip oradan uzaklaşıyorum
kuşlarla aramdan su sızmıyor
(gerçi geçen gün bir tanesiyle biraz tartıştık,
neymiş, bayat yem atmışım önüne, böylesini yiyemezmiş,
karnı da öyle aman aman aç değilmiş zaten,
yemezsen yeme dedim ben de, mendebur hayvan,
onu da bulamayan kuşlar var, bence bunu biraz düşünmelisin)
(bazı kuşları anlamak gerçekten de mümkün olmuyor)
barlara gitmeyi pek sevmiyorum
(dünya gözüme başka türlü görünmüyor)
eve gelip biraz uzanmayı tercih ediyorum
gerçi birkaç dakikadan fazla yatamıyorum
(sanırım biraz sinirli bir adamım)
bazan gelip benden bir şeyler istiyorsun
(bir çakmak, bir kitapçık)
nedense hep bende olmayan şeyleri seçiyorsun
her seferinde de iki elinle birden kapıya yaslanıyorsun
(bundan tuhaf bir zevk aldığımı itiraf ediyorum)
ama ben seni kendime yasakladım
bütün gün balık avlıyorum
bazan kendime telefon ediyorum
nedense hiçbir zaman evde olmuyorum
(sandığınızdan daha meşgul bir adamım)
bazıları biraz çatlak olduğumu düşünüyor
selam bile vermeden yanımdan geçiyorlar
ben de içimden canınız cehenneme diyorum
saati sorarlarsa mutlaka yalan söylüyorum
ne zamandır bir tiyatroya gideyim istiyorum
(sırf vestiyere bırakabilme zevki için bir şemsiye edinmeye değer)
ama ya oyun iyiyse de sen kaçırdın diye üzülürsem deyip gitmiyorum
(buna inanmayabilirsin)
ben de oturup kendi oyunlarımı kendim yazıyorum
(çoğu ilionda geçiyor, homer'den esinleniyorum)