ben seni kendime yasakladim

entry3 galeri
    1.
  1. ben seni kendime yasakladım
    bütün gün odamı temizliyorum
    sevdiğim bir tenor var
    akşamları onu dinliyorum
    gördüğüm bütün kötü düşleri görmezden geliyorum
    adı konmamış duygularla dolar ya bazan insan
    onlara birer isim uyduruyorum

    ne zaman makas değiştirse bir tren
    mutlaka bir sigara yakıyorum
    (çakmakla değil, kibritten hoşlanıyorum)
    istasyon şefi beni çok seviyor
    onunla her akşam bir büyük deviriyorum

    sonra kuşları düşünüyorum
    (isimlerini bilmem, bir kaçı dışında)
    duvar kağıtlarını her sabah değiştiriyorum
    (ne yapayım, havai bir adamım)
    mümkün olduğu kadar acıkmamaya çalışıyorum

    unutmadığım günler işe gidiyorum
    (o kadar az kazanıyorum ki)
    insanlarla hiç yüz vermiyoruz birbirimize
    halbuki ben onlarla saatlerce konuşmak istiyorum

    evime otobüsle dönüyorum
    (mavi bir otobüs var, ben hep onu bekliyorum)
    şoföre kartımı gösterirken
    kendimi fbi ajanı gibi hissediyorum
    (şoför o kadar güleryüzlü biri ki, her seferinde
    bu kadar olur diyorum)

    sonra çırılçıplak soyunup kitap okuyorum
    havalar çok sıcak gittiği için değil
    ben öylesinden hoşlanıyorum
    Bir de balıklarım var, ama bir akvaryumum olmadığı sürece
    onlarla iyi ilişkiler kurabileceğimi sanmıyorum.

    bazan biraz borç veriyorum kendime
    (ama geri ödediğimi hiç anımsamıyorum)
    yağmura ayıp olmasın diye
    şemsiye falan da kullanmıyorum

    hafızam pek güçlü değilse de
    hiç olmazsa adımı unutmamaya çalışıyorum
    unutunca ehliyetime bakıyorum
    (sanki bir ehliyetim varmış gibi)
    çok sıkışınca anneme soruyorum
    (her seferinde gözyaşlarına boğuluyor nedense
    halbuki ben biraz gülsün diye böyle yapıyorum)

    tıraş olmayı pek sevmiyorum
    (gerek saç; gerekse de sakal)
    mahallede bana robinson diyor olabilirler
    bunu arada bir araştırıyorum

    bazan bir yangın çıkartsam diyorum
    (ne yapayım sabotaj sözcüğünü çok seviyorum)
    acaba beni kurtarmaya birisi gelir mi
    acaba sokak köpekleri yokluğumu farkeder mi
    onlara her görüşümde biraz bozuk para veriyorum
    bu yüzden beni her seferinde ısırıyorlar
    (doğrusu ben de onlara hak veriyorum)

    sık sık tek başıma yaşadığımı zannediyorum
    halbuki her gün bir sürü insanla karşılaşıyorum evin içinde
    (bir sürü dediysem, o kadar da abartmayın, en fazla birkaç kişi)
    onlarla her seferinde yeniden tanışıyorum
    bu yüzden bana diş biliyor olabilirler
    (ama haksızlar mı allahaşkına, siz söyleyin)

    felsefeyi pek sevmiyorum
    aristo’yla da kant’la da da pek sık görüşmüyorum
    arada bir telefon açıp yemeğe çağırıyorlar
    sıkılacağımı bildiğim için gitmiyorum

    ama iş şiire gelince çok şey değişir
    bütün şairlerle iyi geçiniyorum
    (gerçi bazıları ödünç uyak istiyor benden ikide bir
    kendi uyaklarınızı kendiniz uydurun bence diyorum)

    bazan bütün bir yaz geçiyor ben denize girmiyorum
    (ne yapayım, belki de ıslanmaktan hoşlanmıyorum)
    ama deniz kenarında dolaşmayı çok seviyorum
    (dönüşte bütün ayakizlerimi toplayıp çöp kutusuna atıyorum)

    aslında senin beni anladığından da emin olamıyorum
    (tamam tamam, ben de sana pek ipucu vermiyorum)
    bunu bana iki de bir kızmandan anlıyorum
    o zaman tarafsız olmaya çalışıyorum
    (ama nedense her seferinde kendimi haklı buluyorum)

    bazan çok güzel kızlarla çıkıyorum
    (ama hiçbiriyle de tek kelime konuştuğum yok)
    birkaç gün içinde terk ediyorlar beni
    ben de ıslık çalarak oradan uzaklaşıyorum

    mavi rengi çok seviyorum
    gözkapaklarımı maviye boyuyorum
    ne zaman markete gitsem
    birkaç mavi yumurta alıyorum

    kör olmaktan çok korkuyorum
    o zaman oturup biraz ağlıyorum
    televizyonu açıp konuyu değiştirmeye çalışıyorum
    bir kıymık batmasın diye
    sokaklarda gözü kapalı yürüyorum
    (vatmansız bir tren gibi)
    0 ...