85 doğumluyum ve evlenmek iki tarafında olgun düzeye gelmesi açısından mutlaka 35 yaşında olmalı diye düşünüyorum. daha küçük değil. çocuklardan ise nefret ederim. bir kadınla evlensem dahi asla baba olmak istemem. düşünmesi bile insanı geriyor.
bebekliği ayrı dert, okula başlaması ayrı dert, ergenliği ayrı bir dert... gerçekten çok uzak bir ihtimal benim açımdan. maddi durumla alakası yok. demek istediğim müthiş bir sorumluluk.
birde şu yüzyılda ve şu senelerde çocuk yapmak büyük risk. dünyanın tam anlamıyla kaos yaşadığı şu yıllarda çocuk zaptetmek imkansız.
hiçbir kötü alışkanlığım yok. sigara hayatımda hiç içmedim ve tam anlamıyla tiksiniyorum. içki desen belki yılda 10-20 defa içerim. oda anca bir kadeh kırmızı şarap.
sarhoş olmaktanda nefret ederim. bir defa olmuştum. çok tiksinç bir olay. bu sevimsiz olayın nesini sever insanlar anlamak güç. ama içen içsin banane, istersen kokain iç. eroin iç beni ilgilendirmez.
ama mesela benim kadar aklı başında olabilir mi bunu düşünüyorum. ben iki arkadaşımı hap kullandıklarını duyduğum gün sildim misal. diyeceksin ki "ne içersen iç banane demiştin ama yukarda" benim hap kullanan arkadaşım olamaz aga. nedeni din'i açıdan değil. din'i açıdan benim sikimde bile değil.
lakin en ufak dertte uyuşturucu ve alkole sarılacak türden zayıf karakterli adamıda ben arkadaş olarak istemem.
dünya çok değişti, doksanlı yıllarda çocuk olmakla şimdiki arasında okyanuslar kadar fark var.
pislik bir nesil yetişiyor. ruh hastası bir nesil, elektronik müzik adı verdikleri bir müzikle kafaları haplayıp robotlaşmış bir şekilde şuurlarını yitirmiş bir vaziyette dans ediyorlar.
uzun yıllar evvel bir cd dükkanına gitmiştim. sahibi iyi bir hergeleydi. abi bak sana ne dinleticem dedi.
bir açtı müziği kulaklarım iflas ediyordu, bak abi bu tiestoyu tiesto yapan parça dedi. sürekli bunu tekrarlıyodu, "tiestoyu tiesto yapan parça"
elektronik ve kulakları sağır eden bir müzik altında daha doğrusu karşısında bilinçsizce el kol sallayıp, abuk sabuk hareketler yapan bir güruh.
ve ekledi, abi bu lavukların hepsi haplı baksana tiplere diye. o gün anladım ki bizim devrimiz kapanalı çok olmuş.
tamam dedim ya kapa şu müziği bidahada açma.
abi tiesto ama diyordu hala, ne abuk bir müzik anlayışı anlaşılır şey değil.
hala en sevdiği müzik türk sanat müziği olan biri açısından en iyi ihtimalle "facia" kelimesiyle özetlenebilecek bir ses ve görüntüydü.
insanların herşeyi değişmiş. yedi yaşında çocuklar sabahtan akşama kadar internet kafelerde, gerizekalılaşmış bir şekilde oyun oynuyorlar sabahtan akşama kadar.
bisiklete binerdik biz, futbol sevmezdim ama yakar top, 9 aylık falan gibi oyunlar oynardık, zillere basıp kaçardık, bisikletlerimizi kendimiz tamir ederdik.
güzel günlerdi vesselam. şimdi seks yaşı orta okula düşmüş. hatta müşfik kenter'in sesiyle hayat verdiği bir toplumsal belgeselde, "bazı kızlarımız okul servislerine para veremediği için aylık servis şöförüyle ilişkiye giriyorlar" şeklinde bir laf etti. uyuşturucunun orta bir'e kadar yani altıncı sınıf. ama şimdiki saçma eğitim sistemi değiştiğine göre bambaşka bişeye denk geliyor olabilir.
şu saatten sonra çocuğumu okulada göndermezdim. okulda öğrettikleri bilgimi allah aşkına? tam anlamıyla saçmalık.
toros dağının yüksekliğini sorana kadar, muhammedin hayatını öğretene kadar, sağlık dersine önem ver. din dersi diyorsun tek bir din ve tek bir mezhep anlatıyorsun. saçmalık.
herneyse, sanmıyorum buraya kadar okuyanın olacağını bu sözlükte, ama okuyan olduysa sağolsun. işte böyle sözük. tuhaf bir zamanda yaşıyoruz.