ortaokuldaydım. başarılıydım. karnelerim ya hep 5ti ya da bi şekilde kesin takdirdi. kızlara acayip ilgi duyuyordum. e kızlar da beni seviyordu. beden derslerinde, boş sınıflarda elledim ilk memişleri. ilk çıplak kalçaları gördüm. en güzel kızlar tenefüste benle yürümek istiyordu. hangi oyuna davet etsem geliyorlar, beni ortamlarına çağırıyorlardı. o zaman için kızlar için çok özel olan şeyleri bile anlatıyorlardı. bu ilginin ve merakin bi sonucu olmalıydı. kızların hepsi benim olmalıydı. hedef belliydi: anadolu lisesi
--spoiler--
çünkü anadolu lisesinde kızlar teklif ediyormuş olum. sonra liseye gittim. beklediğim hızlı girişi yapamadım. ergenlikti bunalımdı, öss kasan kızlardı, hergün kızlarını okul çıkışında alıp dersaneye götürmeye gelen korumacı kollamacı babalardı derken beklediğim sonuç bi türlü gerçekleşmiyordu. bunun adı hüsrandı. artık yapmammız gereken belli olmuştu. üniversite
--spoiler--
çünkü üniversitede kızlar teklif ediyormuş olum. orayada gidildi. tabi çeşitli maceralar, uzun soluklu şeyler, kız arkadaşla ortak eve çıkma planları derken aklımdaki teklif eden kızlar olayına, aklımdaki her ortamda ayrı hatun emeline bi türlü ulaşamadım. hedef belliydi; erasmus
--spoiler--
çünkü erasmusta kızlar teklif ediyormuş olum. gittik, gördük, yendik. varşova denen cennet vatana ulaştım. çok gezdim. çok şey yaşadım. ee kızlarla da güzel anılar yaşadım ama gene kızların teklif ettiği, hergün bi ayrı ortamda aklımdaki bi serdar ortaç klibi, bir murat boz klibi tadını yakalayamadım. sağımda solumda beni çekiştiren isteyen kızlar olsun istiyordum sanırım. sonraki hedef belliydi. interrail.
--spoiler--
neyse aradığım sonucu alamadım. velhasılı küçük denizdeki büyük balık olmak en güzeliymiş. ortaokuldaki başarılı,zeki çocuk kafası en güzeliymiş. o ilgiyi bi daha asla yakalayamadım. en hakiki ortam oymuş. ilginin kralını görmüşüz haberimiz olmadan.
neyse; kısa özet "10dk da zenci sol bek'in kısa hayatı"
