akşam vakti yine, bu şehirde pis bir hava. nefes alsan öksürtür hani, o cinsten. birden fark ettim ki insan, hayatından bazı insanları çok zor çıkarıyor.
keşke yine gecenin bir vakti dondurma çekse canımız. sokaklarda boş boş gezsek saatlerce diyorum. her şeyi özlüyorum. birlikte yaptığımız her şeyi, senin bahsettiğin ve benim o zaman nasılsa seni kaybetmem diye düşünüp takmadığım şeyleri bile. senin o takıntılı halini, bir şeyi anlamadığında yüzünün aldığı o hali, beni her gece evimin önüne bırakıp yanağıma bir tane öpücük kondurmanı. keşke yine o filme gitsek de ben ağlamayayım diye beni güldürmeye çalışsan. evden kaçırsan beni en sevdiğimiz yemekleri yesek.
o zaman her şey ne kadar kolaydı. hava sıcaktı, biz güzeldik, her şeye vaktimiz vardı ve sadece ikimizdik. hatta bu ortalama dünya için fazla mükemmeldik. sarhoş olup sokaklarda koşarken, senin en sevdiğin şarkıyı söylerken ikimiz de hayatın bu kısacık sürede çok sağlam olduğunu sandığımız ilişkimizi sarsacağını bilmiyorduk.
keşke yine içinde kimin yaşadığını çok merak ettiğimiz o evin önünde otursak, tasasız. komplo teorileri üretip gülsek birbirimize, sen yine bana fallar baksan, bana kendini tarif etsen.
yine sigara içerken beni izlesen, ben aklından geçen her bir düşünceyi okuyabilsem yine. ben ağzımı açmadan her sıkıntımı anlasan beni teselli etsen.
özlüyorum en yakın arkadaşımı. birlikte büyüdüğüm, en çok yakıştığım, kendimden çok sevebildiğim tek kişiyi özlüyorum sözlük. böyle aniden bitmesine, sonumuza üzülüyorum. hayatın bizi böyle uzaklara atmasına, zaten ufacık olan ihtimalleri sıfıra indirmesine kızıyorum.