yaşam hazzını boyama kitabında bulmak gibi bir şeydi. keşke boyadığın o kitaplardaki renkler kadar gerçek ve saf kalabilseydi yaşamın büyüyen yüzü. keşke okula ilk başladığın gün kadar arzulu hissedebilseydin sözde umut dolu yarınını. keşke o senelerde yeni aldığın kitapların burnunu okşayan yalın kokusu her daim gelebilseydi peşinden.
çocukluğu onun için keşkelerde kalmıştı.
mahalle arkadaşı kavramını yitirmek kadar acı bişeydi, belki de taso oynarken düşlediğin şeylerdi sana özlemi hissettiren. kesinlikle buydu.. hayatın sözde gerçekliğe dayandırılmış yüzü için uğraşıyorsundur, oysa ki fonda giden bir tiyatro sahnesinde yer aldığını hiç bilmeden ve hiçbir zaman anlamak istemeden, fütursuzca futbolcu kartlarını biriktirmekteki saflıktı sana özlemi hissettiren.
çocukluğu onun için yüksek hayal gücüne kavuşmanın hissetirdiği özlemdi.
neler için ağlıyordu, neler için gülüyordu. yıllar sende bir şey değiştirmişti sanki..
yok yok... senden bir şeyi alıp götürmüştü. neyse ki özlemeyi hissedebiliyordun ve neleri özleyeceğini iyi biliyordun. duyguların mı köreliyordu ne?. keşke hiç büyümeseydin. keşke gerçeğin ortasına bu kadar atılmasaydın.
çocukluğu onun için yalandı ve o bu yalandan hoşlanmıştı.
baharın kokusunu çocukluğundan biliyordu. duyuların mı köreliyordu ne?. keşke soru yağmurunu hiç başlatmamış bir çocuk olsaydın, keşke hiç merak etmeyip devam etseydin batman serüvenine. sorularla kavuştun şu an ki hayatına. inansaydın seni leyleklerin getirdiğine.
çocukluğu onun için basitlikti, basit olan güzeldi.