ilk katıldığım zirvedir, eğer bütün zirveler böyle ise zirvelerin adamı olacağım kesindir.
efendim şöyle ki, hep beraber toplanmışızdır, muhabbet çayla başlamıştır. ilk gerginlik anlarını herkes üzerinden o kadar çabuk atmıştır ki, sanki kırk yıllık dost gibi samimi espriler ile birbirine takılan yazarlar sıcağın da etkisiyle saçmalamaya başlamışlardır.
örneğin*
bir yazar arkadaşımız, zirve mekanını telefonda başka arkadaşına tarif ederkene, "kadiköy, beşiktaş iskelesinin oradayız çabuk gel bla bla.." demiştir.
yine başka bir yazar kardeşimiz "anneme seni söylerim döver diyerek tehtidler savurmuştur etrafa.
bir grup yazar, kazı kazan oynayıp, dumura uğramışlardır.
bir grup yazar gelip-giderek çok kısa vakit geçirmiştir, 5 dk falan
ama zirve bu mekanda bitmemiştir, buradan çeşitli vasıtalar ile taxime giden yine bir grup yazar (ki yaklaşık bu kısa yol 45dk sürmüştür), can havli sıcağın etkisi ve açlık tesiri ile patsocuya hucum etmişlerdir, bu arada patsocuya* giderkene yine bütün o güzel sevimli yazarlarımız iyice saçmalayıp yolda şarkılar söylemişlerdir tıpkı ilkokuldaki gibi, (hatta ben tiridine bandım'ı bile duydum). bu arada hala niye istiklal caddesinden gitmediğimizi anlayamadım, gittiğimiz cadde en az istiklal kadar kalabalık ve pisdi.
her neyse,
patsocudan çıkan bir grup tok yazar, hep beraber asmalı'ya gidip yine her zamanki gibi teras katı işgal edip muhabbete doyum olmaz bir günün sonunu hazırlamışlardır.
bu zirve de tıpkı diğer içelim sıçalım zirveleri gibi çok eğlendirmiştir
yazarlar birbirlerini daha iyi tanıyıp, sözlük içi dayanışmayı sağlamada bir adım daha atmışlardır.
diğerlerinden farkına gelince,
*sıcakta beyinleri bozulmaya yakın bir grup yazar olduğundan daha farklı bir kişiliğe bürünmüşlerdir.*
*sıcakta beyin içindeki sıvı genleşip de kafatasına basınç yaptığından, normal olmayan davranışları gören yazar arkadaşlar yine gayet normal biçimde tepki vermişlerdir.
olay şudur ki süper bir gün geçirmişizdir...
aklıma gelmiyo değil, alnımdaki o bir adet butonu iki, üç, dört tane falan yapsaydım eğer(ki bu konuda tabureler ve masalar işe yarayabilirdi) kimse yadırgamazdı, pişman oldum.
keşke kafamda tabure kırsaydınız.*