arkadaşımla ayvalık/cunda da buluşmaya karar vermiştik, akşam vakti atladım arabaya bastım gittim izmirden ayvalığa.
gece 1 gibiydi, ayvalık merkezin sonuna kadar gittim, otoyolun sonunda ayvalık otogarının önüne park ettim arabayı, indim birilerine cundaya nasıl geçerim onu soracam.
otogarın tam karşısında benzinlik vardı, hem içecek bişiyler alırım hemde cundaya gidişi sorarım diye otoyolda karşıdan karşıya geçip girdim benzinliğin marketine. içecek bişiyler aldıktan sonra;
+kardeşim cundaya nasıl geçerim?
-abi dümdüz devam et buradan, ilerde soldan cundaya gidiş yolu var.
+eyvallah, hayırlı işler.
benzinlikten çıkıp otoyolun kenarına geldim, tam karşıya arabanın yanına geçecektim ki markette hemen yanımda alışveriş yapan bi çift vardı, arabayla yanaştılar yanıma.
+bizde cundaya gidiyoruz, isterseniz takip edin bizi.
-süper olur, siz devam edin ben karşıya geçip arabaya atlayıp geliyorum.
işte bu çift yanıma gelmeseydi belki de hiçbir şey yaşanmayacaktı..
karşıya geçmek için yola adımımı attığım anda dünya birden karardı..
ne kadar süre sonra bilmiyorum gözlerimi açtığımda otoyolun ortasında yerde yatıyordum. başımda bir sürü insan vardı ve koşuşturuyorlardı, ambulansın ışıkları gözlerime vuruyordu bir yandan da.
ne olduğunu anlamıyordum, neden bu insanlar başıma üşüşmüştü, neden kalkmama engel olup omuzlarımdan tutuyorlardı.. tekrardan kalkmaya çalıştığımda başımın fena halde döndüğünü hissettim ama gene de doğrulmaya çalıştım, bir kadın, doktormuş, beni gene yatırmaya çalıştı yola.
+bırakın beni, cundaya gidecektim ben.
-bak ben doktorum, sana motor çarptı, 3-4 metre havaya uçup yere çakıldın, şimdi hiç kıpırdamaman lazım seni ambulansa alacaklar.
hiçbir şey hatırlamıyordum, ne motoru, ne uçması/çarpması?
ben yerde yatarken genç bir çocuk geldi o anda.
+abi bu paralar cebinden savrulmuş bak sağ cebine koyuyorum.
artık biraz olsun durumun ciddiyetini anlamıştım, telefon açmam lazımdı.
-te.. telefonlarım vardı be.. benim, onlar la.. lazım ba.. bana.
konuşma güçlüğü çekmeye başladığımı hissetmiştim. bir başkası yanıma geldi,
+telefonlarınız burda, sol cebinize koyuyorum ama birinin ekranı patlamış.
başımdakiler bir hayli dürüst insanlardı, gecenin bir vakti herkes koşuşturuyordu yolun ortasında.
beni önce sedyeye, sonrada ambulansa aldıklarını hatırlıyorum.
ambulansta başımda 1-2 hemşire vardı, sireni açıktı, gidiyorduk bir yere, tanımadığım birisi daha vardı ambulansta.
cebimden telefonu zar zor çıkarıp ona uzattım.
+a.. aa.. ablamı a..arasana
burdan itibaren tam olarak hatırlamıyorum, çocuk telefonumdan ablamı bulup aramış, ben kekelemekten konuşamamışım, çocuk telefonu benden alıp ablama durumu anlatmış, ayvalık devlet hastanesine gidiyormuşum. sonra beni cundada bekleyen arkadaşımı aratmışım ama onunla da kekelemekten konuşamamışım.
gözlerimi tekrardan açtığımda hastanede röntgen çekiyorlardı sanırım. sonradan anladım ki kırık var mı ona bakıyorlar, iç kanama var mı onu inceliyorlardı.
acilde bir yere yatırdılar beni, başıma polis geldiğini hatırlıyorum ama konuşamıyorum bir türlü.
sonra başka yere taşıdılar, bir şeyleri daha kontrol ettiler, başımın filmi falan çekildi.
kazadan 1,5 saat kadar sonra biraz daha kendime gelmiştim ki başımın çok acıdığını hissettim, meğersem kafamda patates kadar büyük bir şişlik varmış ve beyin kanaması riski.
garip garip serumlar falan derken kazadan 2 saat kadar sonra odaya ablam ve kuzenler girdi, ablam göz yaşları içinde.
bir yarım saat daha geçti ve kendime geldim biraz daha, ablam doktorlarla konuşmuş, kırık çıkık yokmuş, beyin kanaması riskine karşı tutuyorlarmış beni hastanede. ne zaman doğrulmaya çalışsam başım inanılmaz dönüyordu, bunu doktora söylediğim, sonradan öğrendim ki başımdaki şişlik falan.
olay o sıradalarda anlaşıldı.
19-20 yaşlarında 2 velet farı yanmayan motorlarıyla son sürat gezerken bana çarpmışlar.
odamda yaşlı bir amca ve teyze var, meğersem çocuklarını polis almış tutuyormuş hastanede, teyzeyle amcada ben ölecek miyim kalacak mıyım korku dolu gözlerle bana bakıyorlar. o sırada polis çocuğu yanıma getirdi. ambulanstaki diğer gençte bunun arkadaşıymış, motorda arkada oturuyormuş. çocuğa sordum;
+anlat bakayım bana kazayı, nasıl oldu? *
-abi biz geliyorduk, o sırada sen yola çıktın, bende kurtaramadım ve sana kötü bir şekilde çarptım.
polis: farın yanmıyormuş olum, onu da söylesene.
-far yeni bozulmuştu, yaptıracaktım.
psikopat kuzen: sen farın yanmadan neden dışarı çıkıyorsun ulan?
+tamam tamam sakin ol kuzen.
+korkma teyze ölmeyeceğim *
polis: sizde tıbben bir risk kalmayıncaya kadar bu arkadaşı tutacaz.
sonra 2 saat kadar uyumuşum. uyandığımda yanımda kimse yoktu, kendimi denemek için doğruldum ve başım dönmüyordu nihayet, oh be dedim mutlu olmuştum.
yürümeye çalıştığımda bacağımın fena halde zorladığını hissettim, bir baktım ki sol bacağımın sol tarafında boydan boya devasa bir morluk var., sol ayak bileğim biraz şiş falan.
doktorun yanına gittik, nasılsın nasıl hissediyorsun diye sordu, zımba gibiyim dedim. *
izmire dönmek istediğimi söyleyince bana kağıt imzalattılar ve kontrole gidip film çektir dediler.
bizim cunda macerası yalan oldu gitti tabi.*
arkadaş cundaya döndü, bizde izmire döndük.
sabah 7de annemlere gittim, kapıdan içeriye girince annemde şaşırdı, anlattık, oturdu ağladı kadıncağız haliyle. babam desen diğer yandan zırlıyor, dedim ki ''bi bokum yok yahu, gayet iyiyim''
ertesi gün acısı çıkmaya başladı, her tarafımda morluklar, acılar, sızılar, yatakta sağdan sola dönemiyorum falan filan. herkes ''yaşın kadar çekersin o acıları'' demeye başladı, ''30 gün nasıl çekecem be'' diyip durdum.
kazadan 2 gün sonra telefonum çaldı, baktım bir ayvalık numarası.
+bakardicola ile mi görüşüyorum?
-buyrun benim.
+ben polis memuru hede höde. nasılsınız, size çarpan çocuğu hala tutuyoruz biz?
-oha hala mı? bırakın yahu çocuğu, at gibiyim ben bişiyim yok.
+doktor ''beyin kanaması falan'' dedi de, ondan tutuyorduk biz.
-bırakın çocuğu, bişiyim yok.
dedikleri doğru çıkmıştı, tam 1 ay her yerim döküldü, sızılar geçmedi. kazanın acısı/morlukları 1 ay sonra geçti de tek bir sıkıntı kalmıştı.
yatağa yatıp tavana baktığımda görüntü kayıyordu, tavan bir türlü sabit durmuyordu, film falan çektirdim ama bişiy çıkmamıştı.
tam 1 sene sürdü. ne zaman yatıp tavana baksam tavanın görüntüsü kayıyordu, sanki baş dönmesi gibi bişiy. neyse ki 1 sene sonra o da kalmadı.
bu kazayı unutmuş gitmiştim ki geçenlerde bir haber okudum.
spartak moskova takımının 28 yaşındaki hollandalı futbolcusu demy de zeeuw benim gibi bir kaza geçirmiş ve kendisine futbolu bırakması gerektiği bile söylenmiş. de zeeuw hala oynuyor.
doktorların de zeeuw'a ''beyin kanaması riskin ömür boyu baki kalacak'' şeklinde bir açıklaması olmuş ama de zeeuw iplememiş.
not : özet geç lenciler için; aracınızın farlarını sağlam tutun, yayalar göremeyebilir. yayalar sizde biraz daha dikkatli hareket edin trafikte, sonradan geride kalanları üzersiniz.