--spoiler--
4 bölümden 40'ar tane toplamda 160 soruyu 160 dakika içinde çözmüş öğrencidir.
heyecan yapmamış, stres yapmamış, tek bir tane soruyu bile yanlış okumamış, her bir soruyu 1 dakika içinde yanıtlamış, 160 dakika boyunca şöyle bir gerinip vücudunu esnetmemiş, hatta burnunu bile kaşımamıştır.
türkçe bölümünde 30-35 adet paragraf sorusunun hepsini 1'er dakika içinde okumuş, anlamış, doğru cevaplandırmıştır.
istisnasız!
ve bu çocuk 18 yaşındadır.
günde 18 saat ders çalışabilecek kadar beyni boştur. hiçbir düşünce beynini işgal etmemiş, hiçbir konuda kafasında merak uyanmamış, bilgisayar oyunlarını bırakınız internete bile girmemiştir.
hatta sınıftan bir kıza bile aşık olmamıştır ki konsantrasyonu bozulsun..
kitap bile okumamıştır ders çalışmaktan!!!
hiçbir düşünce akımına ilgi duymamış, hiçbir düşünce üretmemiştir.
sadece ve sadece test çözmüştür!
18 yaşında dünyayı yeni tanıyan bir gencin dünyasını işgal edecek hiçbir şey onun hayatına girmemiştir.
ve bu çocuk türkiye birincisidir.
istediği üniversiteye girerek akademik kariyer yapabilecek, meslek kazanabilecek, iş bulup hayatını geçindirebilecek imakana sahiptir şu anda.
isterse bilim, isterse sanat, isterse düşünce adamı olabilir..
peki sorabilir miyim: hangi beyinle?
bir robotla mı karşı karşıyayız? yoksa belli çevreler tarafından seçilmiş sıradan bir çocukla mı?
normal bir çocuğun bu şekilde hayatının baharını hiçe sayarak çalışması mümkün müdür?
peki yüzbinlerce kişinin hayal kırıklığı yaşadığı bir sınavda en ufak bir gerilim bile yaşamaması?
bu şekilde bir sistemle ülkenin yetenekli ve idealist yüzbinlerce gencini hayata küstürdükleri ve böyle zavallı çocukları makineleştirerek geleceğin önemli adamları diye yutturdukları için,
bu sistemi kuranlar da, uygulayanlar da bu ülkeye ihanetin en büyüğünü yapmaktadırlar.
şimdi gerçektende insanı robotlaştıran bir sınav sistemi mevcut türk eğitim sisteminde. zeki olan ya da akıllı olan değil saatlerce çalışan okuyup ezberleyen revaçta oluyor. hatta ve hatta zeka kavramı o insana yapışık hayal ediliyor. bunu kendimin birinci olamama durumumdan değil sadece yaklaşık her dönem 1.5 milyon öğrenci var ve arap atları gibi yarışıyorlar. çalıştıkları halde çalışmadım diyen asalaklar sözüm ona başkalarını küçümsüyorlar ki 'çalışmadan böyle yapıyorum, bak ben zekiyim...' güdümü oluşturmak istiyorlar. öyle ciddileşti ki bu at koşturma işi utanmasalar arkadaşlarının başlarına sürekli bela saracaklar, osmanlı devleti'ndeki gibi kardeş -rakip(?)- katline kadar gidecek bu sürrealist sistem dayatması olan oluşum.
demiyorum ki; birincilerin ya da başarılı olanların hepsi ezberci ya da sadece çok çalışan -aksini de iddia etmiyorum-. sadece söylemek istediğim şu bu sınav ve benzerleri aklı değil, verilen dayatma gerekli-gereksiz bilgilerin ölçümünü sayısal olarak ifade ediyor.
şimdi bu sisteme göre çok çalışan birisi iyi yerlere geliyor zeka sahibi bir insan ise harcanıyor. biz bunu devrimle mi çözelim yani? böyle gelmiş böyle gider. yarın bir gün adam savcı olacak diyelim kimse ona zekasını kullanmasını istemediği için o zamana kadar dokunmadı o adam da. sonra birden tam randıman isteniyor. verilenlerle istenilenleri görüyoruz. buna göre zeka düzeyi ölçeği sağlanmadıkça işinin en iyisi olan adamları mumla ararız.
bu entry hakaret içerikle olmamakla beraber gerek ygs gerekse diğer sınavlarda birinci olan kişilere söylenen sözler genel itibariyle doğrudur. tabi doğrular rölatif.