Saidi Nursinin 88 yıl önce Atatürke yazdığı ve Cumhurbaşkanlığı arşivinde bulunan bir mektup yayınlandı. Mektubun yazıldığı tarih 22 Kasım 1922dir. Mektubun içeriğine girmek istemiyorum. Mektubun girişinde Saidi Nursinin Atatürke hitap şekli, Saidi Nursinin gerçek yüzünü ortaya koyacak şifrelerin çözülmesi için çok önemlidir.
Atatürke şöyle hitap eder Saidi Nursi:
islâm âleminin kahramanı Paşa Hazretlerine!
Ey şanlı Gazi, yüce şahsiyetiniz hem başarılı ordunun hem de yüce Meclisin manevi kişiliğini temsil ediyor.
Saidi Nursiye göre Atatürk, islam âleminin kahramanıdır, paşa hazretleridir, şanlı gazidir ve yüce şahsiyettir.
Hangi tarihte?
22 Kasım 1922de.
Milli Mücadele bitmiş, Yunan denize dökülmüş, yeni bir devletin temelleri atılmıştır.
Peki, aynı Saidi Nursinin Mustafa Kemale deccal, din yıkıcı süfyan, münkir dediğini biliyor musunuz?
Türk basınında ilk defa bu satırlarının yazarının 4 yıl önce yayınladığı ancak pek çok kopyacının maalesef kaynak dahi göstermeden aynen çaldığı o satırları özetleyelim:
Ben bir manevi âlemde, islam Deccalini gördüm. Yalnız bir tek gözünde teshirce bir manyetizma gözümle müşahede ettim ve onu bütün bir münkir bildim. işte bu inkârı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle mukaddesata hücum eder. (...) Fakat kahraman ve mücahit ordunun ve dindar milletin ruhundaki nuru iman ve Kuran ışığıyla hakikati hali göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılıyor. (Şualar458459, Siracun Nur 247)
Saidi Nursi, başlangıçta şifreli olarak işaret ettiği Deccalin kim olduğunu daha sonra şöyle anlatıyor:
Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadisi Şerifin ihbariyle Kurana zararlı bir adam çıkacak demiştim. Sonra Mustafa Kemalin o adam olduğunu zaman gösterdi. (Emirdağ Lahikası I/278,Yirmi yedinci mektuptan Sabık Reisi Cumhura ve üç makama gönderilen istida).
Saidi Nursi, Mustafa Kemale yönelik Deccal suçlamasında daha da ileri giderek şunları yazar:
...Lozan Muahedesinde söz veren ve pek şiddetli ve dehşetli hücumlarına rağmen hiçbir hakiki Müslüman Türkü Protestan yapamayan ve Milleti islam için pek zararlı olduğunu efaliyle ispat eden ve Hadis Şerifin haber verdiği o müthiş şahıs kendisi olduğunu (yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemale bir mahrem eserde din yıkıcı Süfyan dediğimizi (...) (Emirdağ Lahikası I,5051;Yirmi yedinci Mektuptan Mahkemei Kübraya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Parçanın Hülasasıdır, Ayrıca Müdafaalar, 226227)
(Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj gazetesi, 14.06.2006)
Şimdi soralım, hangi Saidi Nursi doğru söylüyor?
Atatürke islam aleminin kahramanı, paşa hazretleri, şanlı gazi, yüce şahsiyet diyen Saidi Nursi mi, yoksa deccal, din yıkıcı süfyan, münkir diyen Saidi Nursi mi?
Bu iki farklı yorum nedendir?
Bu sütunu takip edenler Saidi Nursinin Milli Mücadeleye karşı tavrını ve yayınladığı bildiriyi biliyorlar. Milli Mücadeleye karşı bildiri yayınlayan Saidi Nursi, Kurtuluş Savaşı sonrası birden değişiyor ve Atatürkün islam aleminin kahramanı bir şanlı gazi olduğuna dair methiyeler diziyor.
Saidi Nursi Milli Mücadeleyi veren Mustafa Kemale karşıdır.
Milli Mücadele sonrası methiyeler dizmiştir.
Sonraki yıllarda tekrar üslubunu bozmuştur.
Atatürke karşı böylesine çok yüzlü bir mantık sergileyen Saidi Nursinin gerçek tahlilini yapmak için bu çelişkiler çok önemlidir.