karsi taraf yaninizdayken ya da ona ulasabilecekken, seni seviyorum demek zor gelir. belki de kendinize bile itiraf edememissinizdir o donem. uzerinden aylar, yillar gecer. "o" akliniza her dustugunde, kucuk bir cuce kafanizin icinden firlayiverip onunuze gelir. size "neden o zaman, sevdigini soylememistin? simdi telafisi de yok? neden hala onu dusunuyorsun?" diye sorar ve kaybolurken de sizi dusunceler alemine dogru yollar.
ilk once "yo silemem onu, benim icin cok onemli, degerli" dersiniz. birlikte yaptiklariniz surekli gozunuzun onune gelir. bundan cesaret bulursunuz, ne de olsa batti balik, yan giderdir ve bir anda kendinizi telefonda onu ariyor olarak bulursunuz. iki uc "merhaba, nasilsin" cumlesinden sonra konuyu eskiye goturursunuz ve dudaklarinizdan "ben o zaman seni seviyordum" cumlesi dokulur. karsi tarafin "hadi gel tekrar deneyelim" demesini beklemezsiniz, hatta "keske o zaman soylemis olsaydin" demesini de istemezsiniz. sadece sussun dinlesindir. zaten telefonu kaptirken de "aklima geldin birden, soylemek istedim. sacmaliyorum zaten" dersiniz.
iste o konusmadan sonra daha kolaylasir unutmak. onun susmasina, sizin onu aramaniza bir sure kizarsiniz. sonra da zaman ilac olmaya devam eder yaraniza.
belki o yara tekrar acilacak; ama acmamasini, actirmamasini bilmek insanin kendi elinde.