Önceydi,
yıllar yıllar önce.
Diye başlar masallar.
onları masal kılan balkabagindan araba kurbağadan prens türetmeleri midir,
kaçınılmaz mutlu sonlari, klişe tekerlemeleri mi. Bi masalın başladığı yerde bittim.
Sonra her kuytu köşede. Mantar gibi. Nemli her ortamda.
Bittim ama, bittim sonra.
Evvel zaman önce, develer tellal iken pireler berber iken annem benim beşiğimi tıngır mıngır sallar iken.
Hangi dinin bir tarikatı kadar bağlanmakti bu sana bilmem.
Hangi denklemin bin bilinmeyeninden ayıklamakti gözlerini.
Hangi dehlizde sayıklamakti adıni, su su diye.
Hangi yirmibirinci yüzyıl aşığına ders vermek belki.
Tükenen aşklar aşk değilken aksine ben kendimi tüketircesine bakamadim sana.
Dokunmak yanmaktı uzakta donmak anca.
Yüzlerce insanın binlerce kez yürüdüğü o yolda tarihe tanıklık ettiğine inandırdım.
bu, dökülen ilk beyaz saçıma şarkı söylemek gibiydi, nostaljik*
Tanrı fona yerleştirdi anında
sarılinca sana hemde titreyerek..Dım dım dım.
Sonrası haki.
En sevgidim yeşil, sen
Üşürken de yeşilsin.
Pek çoğuna bu şarkıları yazdıran
En kazma bir kadına şiirini sevdirendi
Ve büyümüş bu kadın
Kendine beş numara büyük bedenleri giymiş sanki haykırıyor,
küçüğüm*
Kadın küçük kız çocuklarıni ağırlıyor göğüs kafesinde
Beş taş oynatıyor her gün
Makyaj yapınca sonra, büyüyor.
Adamlar hep babasi olmuş da, bilmiyor bazen babalar kötüdür.
Bazıları der ki kök'lü değişimler inkilaptır
Yalnızlığimin kaçıncı kökü değiştirir kaderimi,
af buyur
Kaçıncı kökü acziyetimi bayağı kılar ve,
Genç kadın çocukluğunun cenaze namazını kılar....
...
Aynayı kırdılar güzel göstermiyor diye
Bölündü parçalar çoğaldılar..
..
Aşk ek evladım.
Ki, mutsuzluk biçesin
Ek ki
hüznün, zatı hüsnünle dans etsin.
Ve dedi aşk,
Çağırma beni*
Ek -ki- ayrı yazılır
Kadere yazılan
Kanıma yayılan narkoz kadar küstah bugün
Ama sen en güzel yeşilsen
Dilbilgisini katlediyorum*