Engellileri engelli kılmak, onlara ikinci bir darbe vurmak belki de. ilkinden daha acı hatta. Bunu gerçekleştiren insanlar da ülkeleri yönetenler oluyor genelde. Konuyla ilgili kısa bir anı paylaşmak gerekirse; Work and Travel programı nedeniyle Amerika'da olduğum 2007 senesinde gerçekleşti şu sohbet sokaklarda yürürken:
+ : Oğlum ne kara çok engelli insan var lan bu ülkede?
- : Evet abi. Benim de dikkatimi çekti nüfusun yüzde 1'i tekerlekli sandalyede nerdeyse.
Bu sohbetin üzerinden bir kaç saat sonra ne kadar gerizekalı olduğumuzu anladık. Fazla olan engellilerin sayısı ya da yüzdesi değildi Türkiye ile karşılaştırıldığında. Fazla olan engellilere tanınan imkanlardı. Bu yüzden hespi göz önündeydi. Hayatlarını, tekerleki sandalyelerin çıkabildiği otobüsleri kullanarak, kaldırımlarda sadece onlar için tasarlanmış eğimlerden yollarda ilerleyerek devam ettiriyorlardı. Peki ya biz? Ordaki tabloda sokakta görülen her bir engelli ülkemizde evinden çıkamıyor. Aslında engelli olmasına gerek yok, herhangi bir engeli olmayan insanların bile şu ülkede kaldırımda yürürken ölme riski var. insana ne kadar değer verdiğimizin göstergesi.
Not: Melih Gökçek Ankara'da o eğimli kalıdırm taşlarından döşettirdi bir ara. Eğimli olan kısmın yaya geçitlerinde, asfaltla aynı seviyeye kadar inmesi gerek ki, tekerlekli sandalye inebilsin Sn.i.Melih Gökçek. Yoksa sizin döşediğiniz gibi asfaltın 20 cm yükseğine kalırsa, o engelliler için yine birşey ifade etmez. Mantık basittir aslında.